4 Mart 2010 Perşembe

En Sevdiğim 10 Yönetmen

Ingmar Bergman: İsveçin ve bence dünyanın en iyi yönetmeniydi Bergman o sadece yönetmen değildi aynı zamanda filmlerinin senaristiydi de Bergman, o filmlerinde sorguladığı ve cevap aradığı konularla filmlerindeki psikolojik boyutla ve filmlerindeki harika diyaloglarla bu yüzyılın en büyük yönetmeniydi. Liv Ullman ve Max Von Sydow la bir çok kez çalışmış ve en önemli filmlerinde genelde bu iki harika oyuncuyu kullanmıştır. Ayrıca Bergman üç filmiyle isveçe en iyi yabancı oscarını kazandırmıştır ( The Virgin Spring, Through a Glass Darkly ve Fanny och Alexander)
Bergman öyle büyük bir yönetmendi ki bir çok önemli yönetmen ondan etkilenmiştir bunların en önemlisi de Woody Allen dır.
Kesinlikle izlenmesi gerekli denilen bir sürü filmi var Bergmanın Det Sjunde Inseglet( The Seventh Seal) Smulstronstaller( The Wild Strawberries), Scener urr et Aktenskap( A Scene From a Marriage), Persona(En Sevdiğm) , Viskningar Och Rop( Cries and Whispers) sadece birkaç örnek Bergman sinemasından. Bergman filmlerinde genelde din kavramına yönelmiştir, aile içi iletişim de Bergmanın işlediği konular arasında önemli bir yer tutmaktadır.

Woody Allen: O bir New York aşığı o bir takıntılı o bir Woody Allendır. Onun filmlerinden aldığım zevki başka yönetmenlerde fazla alamam hep hayatı sorgular kadın erkek ilişkilerini sorgular ve hep kendi yazar senaryolarını, bir oyuncu için Woody Allen filminde oynamak çok önemlidir büyük bir kariyer basamağıdı Allen filmleri.
Woody Allen filmlerinin en önemli özelliği diyalogların ön planda olması ve kendi oynadığı filmlerinde genelde hastalık hastası tipleri canlandırır Allen yönetmen olduğu gibi bence çok komik bir oyuncudur Diane Keaton ve Mia Farrowla çalışmıştır filmlerinin çoğunda son zamanlarda Scarlett Johannson ile de çalışmaya başlamıştır Allen en büyük idolleri Ingmar Bergman, Federico Fellini ve Anton Chekhov dur özellikle filmlerinde Bergman filmlerinin etkilerini açıkça görürüz ve bu da onu ustaya saygı olarak değerlendirir. Allen ın birbirinden harika filmlerinden en önemlileri: Manhattan, Crimes and Misdemanors, Hannah and Her Sisters, Match Point, Love and Death, Purple Rose of Cairo(En Sevdiğim), Husband and Wives, Vicky Cristina Barcelona ve tabi ki en iyi film oscarını alan Annie Hall dur.

Alfred Hitchcock: O İngiliz sinemasının yetiştirdiği en büyük yönetmendir o Sir Alfred Hithcocktur. Hitchcock genelde kara filmler çekmiştir hatta ben onun romantik filmini hiç hatırlamıyorum Hitchcock filmlerinde genelde ya bir katil vardır ya da kimliği yanlış anlaşılan ve yakalanmak istenen suçsuz biri vardır her filminde hemen hemen cinayet vardır çektiği 71 filmden en az 45 i başyapıttır kendinden sonraki nesilleri önemli şekilde etkilemiştir Sir Hitchcock ama bu kadar başarılı olmasına rağmen oscarla yıldızı bi türlü barışmamıştır ve sadece bir kere oscarı almıştır o da en iyi film dalında oysaki bu usta yönetmenin yönetmen dalında bence en az 3 oscarı olmalıydı, Hitchcockun her biri birbirinden keyifli çok fazla filmi vardır ve bu filmler gerçekten izlenmeli düşünülmeli tekrar izlenmeli üstünde konuşulup tartışılıp tekrar tekrar izlenmelidir çektiği 71 filmden şiddetle izlenmesini tavsiye edeceğim filmleri ise: Rear Window, Psycho, Vertigo, North by Northwest, Rebecca(Oscar alan filmi), Strangers on a Train, Notorious, Shadow of a Doubt(En Sevdiğim),Dial m for Murder, Rope, The Birds, The Man Who Knew too Much, I Confess, Blackmail.
Ayrıca Hitchcok filmlerinin bazı yerlerinde gizliden de olsa kendini gösterir ve bu olay daha sonra başka yönetmenler tarafından da tekrar edilmiştir ama tarihe Hitchcok tarzı diye geçmiştir.

Stanley Kubrick: Kubrick Hicthcockun aksine çok az fİlm yönetmiştir ve bu filmlerinin her biri bir baş yapıt olmuştur hepsi birbirinden farklı türlerde olan bu filmler türlerinin en önemli filmleri olmuşlardır işte Kubrickin ne kadar büyük yönetmen olduğu da böyle açıklanabilir sanırım az ama çok çok önemli filmler çekmiştir kendisi.sadece 16 film çekmiştir ve ilk 4 ünü saymazsak çünkü o filmler gençlik filmleridir çektiği 12 film de harika filmlerdir. Onun da favori yönetmenleri arasında Bergman vardır ve o da Bergman gibi Hithcock gibi Oscar alamamıştır ama aşağıdaki filmlere sahip olmak oscara sahip olmaktan çok daha kıymetlidir diye düşünüyorum:
Killer’s kiss, Paths of Glory, Spartacus, Lolita, Dr Strengelove, 2001:a Space Odyssey, a Clockwork Orange, Barry Lyndon, The Shining, Full Metal Jacket(En Sevdiğim) ve Eyes Wide Shut işte her biri kendi türünde efsane olan bu filmler Kubrickin efsane bir yönetmen olmasını sağlamaktadır.

Luis Bunuel: Bunuel de ispanyanın sinema dünyasına kazandırdığı en önemli yönetmendir. Bunuelin filmlerinde böcek görmekten bıkabilirsiniz filmin bir anında muhtemelen şok olabilirsiniz ve genellikle burjuvaları yerden yere vurup onları hep aptal yerine koyduğunu görebilirsiniz işte bu ögeler tipik bir Bunuel sineması örnekleridir. En sevdiği yönetmen Alfred Hitchcocktur ve 48 senesinde Meksika vatandaşı olup Meksika da film çekmeye başlamıştır ve kendisi İspanyol olmasına rağmen ispanya adına 2 filmle aday olduğu yabancı oscarını Le Charme Discret de la Bourgeoisie adlı filmiyle kazanmıştır ama bu film Fransa adına yarışmıştır.
Bunuelin mutlaka izlenmesi gereken filmleri ise Viridiana, El Angel Exterminador, Los Olvidados(En Sevdiğm), Ensayo de un Crimen, Le Charme Discret de la Bourgeoisie, Un Chien Andolou, Simon del Desierto, Nazarin, Cet Obscur Objet du Desir, Belle de Jour, Tristana, El ve La Fantome de la Libertedir.

Akira Kurosawa: Kurosawa uzak doğudan da başarılı filmler çıkabileceğine bizi inandıran dünyanın uzakdoğu sinemasını tanımasını sağlayan bir yönetmendir çektiği bir çok filmde hep ahlak anlayışını sorgulayan hatta Sheakespeare oyunlarını feodal Japonyaya uyarlayıp filmlerini öyle çeken ve filmlerinde daha sonra Star Wars ile sinema dünyasında çok meşhur bir teknik olarak uygulanmaya başlanacak olan aniden bir sahneden diğer sahneye geçme tekniğini kullanan usta bir yönemendir Kurosawa, Kurosawayı Türkiye ise bulmacalardan tanır genelde bir Kurosawa filmi diye yazan film Randır üç kelimelik bu film hemen hemen her bulmacada vardır desem yalan olmaz.
Kurosawanın filmleri o kadar başarılı olmuştur ki çoğunun Hollywood da yeniden çekimleri yapılmıştır ama tabi ki büyük ustanın filmleri kadar başarılı olamamışlardır o filmler.
Kurosawanın en beğendiği yönetmen ise usta yönetmen John Ford dur.
Kurosawanın kesinlikle izlenmesi gereken filmleri: Shichinin no Samurai( The Seven Samurai), Rashomon(En Sevdiğim), Ran, Yojimbo, Ikiru, Dersu Uzala, Tengoku to Jikogu(High and Low), Kumonosu Jo(Throne of Blood), Kagemushadır. Dersu Uzala Rusya adına en iyi yabancı film oscarını almıştır.

Frank Capra: Capra sinemasının en önemli unsuru sıradan bir adamın haksızlıkla ve çürümüş düzenle savaşmasıdır genelde kahramanları bu tür kişiler oluşturur onun sinemasında ve gazete başlıkları filmlerinin seyrini belirler. Capra diğer yönetmenlere göre akademiyle barışık bir yönetmendir daha doğrusu hak ettiğini almış haksızlığa uğramamıştır 6 kere aday olduğu bu dalda 3 tane en iyi yönetmen oscarı vardır Capranın ve bu filmler gerçekten harika filmlerdir( It Happened one Night, Mr.Deeds Goes to Town ve You Cant Take it With You)
Capra filmleri insana huzur verir ve genelde bozuk düzene karşı savaşan sıradan insanlar olduğu için kahramanlar film izlendikten sonra insana kendini iyi hissettirir ve dünyaya sıkı sıkıya sarılmasını sağlar bu filmler.
Capranın kesinlikle izlenmesi gereken filmleri ise Meet John Doe, Lost Horizon, You Cant Take it With You, Mr Deeds Goes to Town, Arsenic and old Lace, It Happened one Night, Mr Smith Goes to Washington, It is a Wonderful Life(En Sevdiğim).


Martin Scorsese: Onun hakkında hiçbir şey yazmayıp sadece filmlerinin adlarını bile yazsam yeterli olur sanırım ama yinede büyük usta hakkında birkaç şey yazmak gerekir. Robert de Niro olmasa Scorsese olmaz ve Scorsese olmasa de Niro olmazdı desem sanırım abartmış olmam çünkü tam 7 başyapıtta beraber oldu bu iki efsane film demiyorum başyapıt diyorum çünkü o filmler 3-4-5 bir çok defa izlenir yine de insanın bir kez daha izleyesi gelir o kadar harika filmlerdir (Goodfellas, Taxi Driver, Raging Bull, The King of Comedy, Casino, Mean Streets, Cape Fear). De Niro ile olan ortaklığı şuan Leonardo Di Caprio ile devam etmektedir onla da 4 film çekmiştir büyük usta. Scorsesenin filmlerinde film başlangıcının aslında filmin sonu yada ortası olarak başladığını çok görürüz ayrıca başrol oyuncuları genelde piskopat yada halk tarafından uzak durulan asosyal tiplerdir ayrıca Rolling Stones müziklerini de filmlerinde kullanmayı çok sever Scorsese. Scorsesenin o kadar başarılı filmleri olmasına rağmen bir türlü en iyi yönetmen oscarını alamaması ve bunun artık başlı başına bir olay olması ve sonunda The Departed ile alması herkesi inanılmaz sevindirmiştir çünkü daha ilk adaylığıyla bile alması gerekirdi. Scorsesenin diğer yönetmenlerden ayrılan bir yönü de belgesel çekmesi çok fazla belgeseli olan Scorsese bu alanda da çok başarılı bir yönetmendir
İzlenmese çok şey kaçırılıcak Scorsese filmleri ise: Goodfellas(En Sevdğim), Taxi Driver, The Departed, Raging Bull, Shutter Island, Casino, After Hours, The King of Comedy, Gangs of New Yorks, Age of Innocense, The Colour of Money, Boxcar Bertha.

Steven Spielberg: Yapımcı, yazar, aktör ve yönetmen yönleriyle Spielberg Hollywood un en önemli kişiliklerinden biridir dersek yanlış söylemiş olmayız sanırım. Filmlerinde bir çok farklı konuyu ele alsa da Spielbergi hep bilimkurgu çekme sevdası ile hatırlayacağız( E.t, Artificial Intelligence , War of the Worlds, Minority Report, Close Encounters of the Third Kinds, Jurassic Park) bilimkurgu dışında da çok beğenilen ve kült olmuş filmleri vardır tabi ki Spielberg in ve ayrıca başta yazdığım gibi o sadece yönetmen değildir başarılı bir yapımcı ve senaristtir hatta bazı filmlerinde kendisi de oynamıştır. Spielberg de akademinin sevdiği yönetmenlerdendir tam 8 kez aday gösterildiği en iyi yönetmen kategorisinde 2 kez mutlu sona ulaşmıştır ayrıca bir tane de en iyi film oscarı vardır. Filmlerinin en heyecanlı anlarında piyano kullanmayı tercih eder, Tom Hanks ve Tom Cruise ile bir çok filmde çalışmıştır Drew Barrymore ve Gwyneth Paltrow un vaftiz babalarıdır. Filmleri gişe olarak da bir çok kez rekor kırmıştır.
Mutlaka izlenmesi gereken filmleri: Schindlers Lists(En Sevdiğim), Indiana Jones serisi, Jaws, E.t, Munich, Duel, The Color Purple, Catch Me if you Can, Saving Private Ryan ve Empire of the Sun.

David Lean: Lean de aynı Kubrick gibi çok az film çekmiştir ve onun da filmleri aynı Kubrickinkiler gibi her biri birbirinden efsane olmuş harika filmler olarak tarihe geçmiştir. O kadar büyük bir yönetmendir ki çektiği 17 filmin 7 siyle oscara aday olmuştur ve ikisini kazanmayı başarmıştır. Alec Guiness ve Omar Shariff onun başoyuncularıdır genelde onlarda çalışmıştır. Çektiği filmler genelde epik filmler olup süreleri 4 saate yakın olmasına rağmen hepsi o kadar akıcıdır ki sıkılmak bir yana zamanın nasıl aktığını anlayamazsınız.trenler onun filminde önemli roller oynar (Brief Encounter, Doctor Zhivago, The Bridge on the River Kwai, Summertime). İngilterenin Hitchcock dan sonra en başarılı yönetmeni olan Lean de bu başarılarından dolayı sir ünvani almıştır.
En iyi filmleri: Lawrence of Arabia, The Bridge on the River Kwai, Brief Encounter(En Sevdiğim), Great Expectations, Doctor Zhivago, Oliver Twist, Hobsons Choice, Summertime, Ryans Daugther, A Passage to India, The Passionate Friends, In Which We Serve.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder