24 Ağustos 2014 Pazar

2014'E DAMGASINI VURACAK FİLMLER


Her sene bu zamanlarda yaptığım gibi bu sene de yıla damgasını vuracak filmleri kısaca yazmak istiyorum, malum sinema sezonu her sene Eylül’de açılır, en baba filmler, oscar adayları Eylül’den sonra teker teker vizyona girerler, bu sene de birbirinden güzel ve kaliteli yapımlar Eylül ayını beklediler vizyon için, şimdi 2014’e damgasını vuracak filmleri kısaca yazalım.

Birdman:

Amores Rerros, 21 Grams ve Babel üçlemesiyle kendini Hollywood’a kabul ettiren Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzalez İnarritu’nun yönettiği film bir zamanlar ikonik bir süper kahramanı canlandırmış bir aktörün hayatını anlatan bir kara komedi tarzında. Daha önceki filmlerinde göre çok farklı bir türde karşımzıa çıkıyor bu sefer İnarritu, filmin kadrosuda gayet başarılı, başta Edward Norton olmak üzere Zach Galifianakis, Michael Keaton, Emma Stone, Naomi Watts oynuyor, film şu an için çok erken olsa da oscar tahminlerinde ilk sırada yer alıyor.

Foxcatcher:

Capote ve Moneyball gibi gerçek hikayeleri sinemaya uyarlayan ve bu konuda gayet başarılı olan Bennett Miller bu sefer Foxcatcher ile karşımıza çıkıyor. güreşte hem dünya hem de olimpiyat şampiyonu olan kardeşler Mark ve Dave Schultz kardeşlerin hayatını anlatan bu film, kardeşlerin hayatının bir anda nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor, Schultz kardeşleri Channing Tatum ve Mark Ruffalo canlandırıyor ayrıca Steve Carell, Sienna Miller, Vanessa Redgrave de onlara eşlik ediyor. 

Unbroken:

In the Land of Blood and Honey filmiyle ilk yönetmenliğine imza atan ve bence ilk film için gayet başarılı olan Angelina Jolie’nin ikinci yönetmenlik deneyimi. Abd olimpiyat takımında da yarışan ve gayet başaırılı olan Louis Zamperini’nin hayat hikayesinin anlatıldığı filmde Zamperini'nin koşuculuktan 2.dünya savaşında tutsaklığa kadar giden hayatını acı bir şekilde izleyeceksiniz. 

Boyhood:

Before Sunrise, Before Sunset ve Before Midnight üçlemeleriyle sinema dünyasına harika 3 film kazandıran Richard Linklater 2014’e de Boyhood filmiyle damgasını vuracak gibi gözüküyor, annesi ve babası boşanmış bir çocuğun 6 yaşından 18 yaşına kadar süren hayatını beyazperdeye yansıtan Linkater, bu süreçte yaşananları filmde bizlere çok iyi anlatıyor, filmi 12 seneye yayarak çeken Linklater favori oyuncusu Ethan Hawke’ı bu filminde de baba olarak başrole koyuyor, anne rolünde ise Patricia Arquette’i izliyoruz.

Big Eyes:

En son 2012’de film çekip 2013’ü pas geçerek hayranlarını üzen Tim Burton 2014’te bomba gibi bir filmle tekrar hayranlarının karşısına çıkıyor, kendine has sinemasıyla çok farklı bir hayran kitlesine sahip olan burton’un son filmi Big Eyes’ta Amerikalı ressam Margaret ve Walter Keane’in gerçek hikayeleri anlatılıyor. Amy Adams, Christoph Waltz, Jason Schwartzman’ın oynadığı film bu senenin merakla beklenen filmlerinden biri.

Selma:

Martin Luther King ve Lyndon Baines Johnson’un Amerika’yı değiştiren sivil haklar yürüyüşlerini konu alan film, her sene en az 2-3 tane çekilen özgürlük temalı filmlerin 2014 versiyonu, kadrosunda Tim Roth, Giovanni Ribisi ve Cuba Gooding Jr’ın oynadığı film özgürlük mottosuyla bu sene oscarlarda bir şekilde adaylar arasına girecektir diye düşünüyorum.

Fury:

2014’ün en iyi savaş filmi olacağını düşündüğüm fury, 2.dünya savaşının son günlerini konu alan, 5 kişilik küçük bir asker grubunun zırhlı tanklarıyla nazi kuşatmasına direnmesini anlatıyor. filmin başrolünde Brad Pitt yer alıyor, Pitt’e Shia Lebouf ve Logan Lerman eşlik ediyor, uzun zamandır kaliteli bir savaş filmi izlemediğimizi düşündüğüm için Fury’nin 2014’ün en iyi filmlerinden biri olacağını düşünüyorum.

Interstellar:

2014’ün en çok merak ettiğim filmi şüphesiz ki Interstellar çünkü yönetmeni benim için şu ana kadar çektiği filmlerin bir tanesini bile çekseydi zaten efsane olacak olan Christopher Nolan. bu zamana kadar çektiği Memento, Batman serisi(Begins, The Dark Knight, The Dark Knight Rises) Insomnia, The Prestige ve Inception ile bırakın kötü filmi iyi film çekmem çok iyi film çekerim diyen Nolan bakalım yeni filmi Interstellar’da bizleri nasıl şaşırtacak, yine nasıl bir damga vuracak sinemaya. Geçen senenin oscarlı aktörü Matthew Mcconaughey ve  bir önceki senenin oscarlı aktrisi Anne Hathaway’in başrollerini paylaştığı filmde bu ikiliye Casey Affleck, Jessica Chastain, Topher Grace ve efsane oyuncu Michael Caine eşlik ediyor. 7 kasımda vizyona girmesi gereken Interstellar’ı merakla hatta çok büyük bir merakla bekliyor tüm sinemaseverler.

Gone Girl:

Se7en, Fight Club başta olmak üzere bir sürü başyapıtı bulunan David Fincher 3 sene ara verdiği yönetmenlik koltuğuna 2014’te tekrar otuyuror ve bizleri polisiye gerilimin içine sokuyor. Evliliklerinin 5.yılını kutlayacakları gün eşinin ortadan kaybolması ve sonrasında eşinin ortadan kaybolmasıyla ilgili suçlanan adamın hikayesini anlatan filmde, Fincher seyirciyi hem geriyor hem de bolca şaşırtıyor. Kadrosunda Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris ve modellikten beyaz perdeye geçen Emily Ratajkowski’nin olduğu gone girl, bu senenin en dikkat çeken filmlerinden biri olarak göze çarpıyor.

Inherent Vice:

Boogie Nights, Magnolia, There will be Blood ve The Master gibi kült filmlere imza atan Paul Thomas Anderson’un yeni neslin önemli yönetmenlerinden biri olarak her zaman filmlerine ayrı önem verdiğim yönetmenlerden biridir. Yeni filminde Anderson 1980’lere götürüyor bizi ve Los Angeles’ta geçen hikayede bir özel dedektifin eski sevgilisinin kayıplara karışması üzerine onu bulmak için davaya atanmasını anlatıyor. Kadrosuna baktığımızda son derece önemli oyuncuların olduğu filmde Josh Brolin, Reese Witherspoon, Benicio Del Toro, Owen Wilson ve Joaquin Phoenix en az yönetmen Anderson kadar bizi heyecanlandırıyor.

The Imitation Game:

Ünlü matematik dehası Alan Turling’in hayatının anlatıldığı filmde Turling’i Sherlock dizisiyle bir anda tüm kızların hayran olduğu ingiliz oyuncu Benedict Cumberbatch canlandırıyor. 2.dünya savaşında nazilerin şifreli haberleşmelerini çözen Turling’in bu büyük başarısının anlatıldığı filmde Cumberbatch’e Keira Knightley eşlik ediyor.

Into the Woods:

2014’ün kadrosu en zengin, en eğlenceli ve en fantastik filmi olmaya aday filmi Into the Woods’un yönetmeni 2002’de oscar kazanan Chicago filminin de yönetmeni olan Rob Marshall, kırmızı başlıklı kız, sindrella, rapunzel gibi masal kahramanlarının hepsinin bir filmde olduğunu düşünün, işte bu film o film. Kadrosuna gelirsek Johnny Depp, Anna Kendrick, Emily Blunt, Chris Pine, ve Meryl Streep’in oynadığı film şüphesiz bu senenin en eğlenceli filmlerinden olacaktır.

The Theory of Everything:

Film, modern bilim ve tekonolıji tarihini değiştiren ingiliz fizikçi Stephen Hawking’in hayatının bir kesitini ele alıyor. biografi ve dram türünde olan bu filmde Stephen Hawking’i Eddie Redmayne eşi Jane’i Felicity Jones canlandırıyor, usta oyuncu Emily Watson’un da olduğu film, izleyenleri aşırı derece duygulandıracak hatta yeri geldiğinde ağlatacak bir dram.

American Sniper:

Önce Steven Spielberg’in yöneteceği açıklanan ama sonra Clint Eastwood’un yönettiği film, 1999-2009 arası sniperıyla 150 kişiyi öldüren amerikan deniz komandosu Chris Kyle’nin hayatını anlatıyor. Kyle’yi ünlü oyuncu Bradley Cooper canlandırırken, Sienna Miller ona eşlik ediyor. 

Rosewater:

The Daily Show’la tanıdığımız ünlü showman Jon Stewart’ın yönetmenlik koltuğuna ilk oturuşu ve İran asıllı gazeteci Maziar Bahari’nin 2009’daki iran seçimlerinden sonra tutuklanıp 118 gün hapis yatmasını anlattığı bir film. Filmde Bahari’yi Gael Garcia Bernal canlandırıyor ona İran’lı aktrisler Shohreh Aghdashioo ve Golshifteh Farahani eşlik ediyor.

Men, Women&Children:

Ünlü yönetmen Jason Reitman bu filminde lise çağında porno ve interneti keşfeden yeni neslin ebeveynleriyle olan ilişkilerini konu alıyor. Jennifer Garner, Adam Sandler, Rosemarie Dewitt ve Ansel Elgort’un oynadığı film Reitman’ın diğer filmleri Juno ve Thank you for Smoking gibi eğlenceli bir film olarak karşımıza çıkacak.

Wild:

Geçen sene Dallas Buyers Club ile son derece başarılı bir film çeken Jean-Marc Vallee’nin yönettiği filmde bir felaket sonrası hayatta kalabilmek için 1100 km yolu tek başına yürüyen Cheryl Strayed’in hikayesi anlatılıyor. Strayed’i oscarlı oyuncu Reese Witherspoon canlandırıyor ona Gaby Hoffman ve Laura Dern eşlik ediyor.

True Story: 

Son zamanların en başarılı aktörlerinden Jonah Hill ve James Franco’nun başrollerinde oynadığı filmde Christian Longo adında bir katilin kendini New York Times yazarı Michael Finkel olarak tanıtması ve hapse girdiğinde tek konuştuğu yazarın Finkel olması ve birbirinden garip ilişkilerin ortaya çıkmasıyla gayet eğlenceli bir film bizi bekliyor. Filmde Hill ve Francoya Felicity Jones ve Gretchen Mol eşlik ediyor.

Exodus: Gods and Kings:

Ünlü yönetmen Ridley Scott’un yönettiği Christian Bale, Sigourney Weaver, Joel Edgerton ve Ben Kingsley’in oynadığı film Hz. Musa’nın hayatının önemli dönüm notkalarını anlatıyor. Bu senenin en yüksek bütçeli filmlerinden biri olan Exodus, gerek yönetmeni gerek oyuncularıyla bu senenin en önemli filmlerinden biri olarak dikkati çekiyor.

St Vincent:

Başrollerinde Naomi Watts ve Bill Murray’in olduğu filmde, yaşlı huysuz bir ihtiyarla 12 yaşındaki bir çocuğun sıradışı arkadaşlıkları eğlenceli bir şekilde anlatılıyor, son yılların en komik oyuncularından Melissa Mccarthy’nin de bu ikiliye eşlik ettiği filmde yönetmen bir çocukla bir ihtiyarın nasıl arkadaş olabildiklerini anlatatıyor.

The Drop:

Yer altı dünyasının kasvetli ortamını gözler önüne seren filmde Bob ve Marv’ın kayıp para peşine düşmeleri anlatılıyor, efsane oyuncu James Gandolfininin de ölmeden önce çekilen son filmi olması nedeniyle de merakla beklenen film, 2014’ün önemli filmlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Filmde rahmetli James Gandolfini’ye Tom Hardy ve Noomi Rapace eşlik ediyor.

The Judge:

Bir avukatın annesinin ölümü nedeniyle doğup büyüdüğü şehre gitmesi ve annesinin bir cinayete kurban gittiğini öğrenmesi sonucu gelişen olayları konu alan filmde avukat rolünde Robert Downey jr karşımıza çıkıyor, ona Robert Duvall, Vera Farmiga, Billy Bob Thornton ve Legihton Meester eşlik ediyor.

Kill the Messenger:

San Jose Mercury gazetesi muhabiri Gary Webb’in gerçek hayat öyküsünden yola çıkan öyküde, gazeteci Webb’in Cia’yle kurduğu sıkı ilişki sayesinde uyuşturucu trafiğini ifşa etmesi anlatılıyor. Gazeteci Webb’i Jeremy Renner’ın canlandırdığı filmde ona Michael Sheen, Ray Liotta, Andy Garcia ve Paz Vega eşlik ediyor.


Magic in the Moonlight:

Her sene olduğu gibi bu sene de Woody allen film çekti, e Allen film çeker de biz onu merakla beklemezmiyiz, geçen seneki Blue Jasmine filmiyle Cate Blanchett’e en iyi kadın oscarını kazandıran Allen'ın bu filminde oscarlı aktör Colin Firth’ü başrolde görüyoruz, Firth’e Emma Stone, Marcia Gay Harden eşlik ediyor. Her allen filminde olduğu gibi bu filmde romantizm ve komedinin ön plana çıktığı bu filmde 1920 güney Fransasındaki caz çağına götürüyor bizi Allen.

Dumb and Dumber To:

Bundan tam 20 sene önce 1994’de Jim Carrey ve Jeff Daniels’ın efsane oyunculuğuyla izleyen herkesi gülme komasına sokan Dumb&Dumber’ın devamı nihayet çekildi. Benim en çok güldüğüm top 3 film arasına her zaman giren Dumb&Dumber efsanesi 20 yıl sonra tekrar sinemayla buluşuyor, bu senenin Interstellar’dan sonra en çok beklediğim filmi Dumb&Dumber To’da Carey ve Daniels bu sefer bir çocuğu aramak için yollara düşüyorlar.