26 Aralık 2011 Pazartesi

En iyi 8 yeni yıl filmi

Geldik yılın son günlerine bir yıl daha eksiliyor hayatımızdan, 2011'e elveda diyip 2012'ye başlayacağız, her sene bu sıralarda en iyi yeni yıl filmleri çıkar, ben de izlediğim en iyi 8 yeni yıl filmini sizler için yazmak istedim.

8-A Christmas Story: Küçük bir çocuğun gözünden bir yılbaşı hikayesi, gülümseten ve sımsıcak bir masal.

7-Gremlins: Küçük yeşil yaratıkların şehri birbirine katmasını kahkahalarla izleyeceksiniz, tabi sevecen olanlari olduğu gibi kötüleri de var aralarında.

6-A Nightmare Before Xmas: Tim Burton ve efsane bir animasyon, Tim Burton sinemasının tipik filmlerinden biridir, çok da eğlencelidir.

5-Joyeux N oel: 1.dünya savaşı sırasında cephedeki askerlerin savaşa bir günde olsa ara verip noel'i kutladıkları bir an ve sonrası anlatılıyor, hayet güzel ve bağlayıcı bir filmdir.

4-Die Hard: Noel gecesi eşinin iş yerinde kutlamaya gelen bruce willis ve sonrasında yaşanan inanılmaz olaylar, die hard efsanesinin ilk filmi tabi ki en iyisi.

3-Love Actually: En iyi yılbaşı filmlerindendir, birkez izleyen mutlaka bir kez daha izlemiştir bu filmi, kadrosu da çok sağlam, her sahnesinde bir star muhakkak çıkar karşınıza.

2-Miracle on 34th Street: Afi'nin en iyi 10 fantastik film listesinde 5.sırayı almış, çok keyifli bir yılbaşı hikayesi.

1-It is a Wonderful Life: Bu filmin benim için önemi çok farklı çünkü bu film sadece bir film değil, bu film anlayabilen için bir filmden çok hayatın sırrını verir insana, bu film insana nasıl önemli birisi olduğunu öğretir ve kendisini sahiplenmesini öğretir, bu film insana değer vermesini anlatır, her insanın hayatda bir önemi olduğunu ve kimsenin bu yaşama öylesine gelmediğini anlatır ve bu film her noel haftasında amerika'da her kanal tarafından en az 2 kez yayınlanır. Bu filmi izleyin, ben her sene muhakkak 1 kez izliyorum.

24 Aralık 2011 Cumartesi

2011'in en iyi 10 filmi


Bu sene gerçekten harika filmler çekildi, son 7 senenin en iyi senesi diyebilirim sinema açısından, o yüzden bu listeyi belirlerken baya zorlandım, ilk 10'a alamadığım bi kaç film oldu onlarda bu listede yer almalıydı ama madem her sene en iyi 10 film belirleniyor bizde üzülerek 10 tane yazmak zorunda kaldık.

The Tree of Life: 
Usta yönetmen Terrence Malick'in Cannes'da en iyi film ödülünü kazanan filmi, Malick'in diğer efsane filmleri Badlands ve Days of Heaven'dan da iyi bir film olmuş, Brad Pitt ve Sean Penn de cabası.

Melancholia:
Von Trier'in en iyisi değil belki ama yine de 2011'in en iyileri arasinda girmeyi hak edecek kadar muhteşem, özellikle Kirsten Dunst muhteşem oynuyor.

A Separation:
İran sinemasının yeri bende ayrıdır, hep derim keşke bizim sinemamızda azıcık onlardan feyz alsa diye, Berlin'de altın ayı kazanan bu film Amerikan yapımı olsa Oscarı direk alırdı öyle söyleyeyim size, olağanüstü bir film.

War Horse: 
Spielberg'in yeni harikası diyebiliriz bu film için, Kimileri çok beğendi, kimileri ise vasat dedi tabi ki bi Schlindler's List değil ama bu senenin en iyi 10'u için ilk sıralara yazacağım filmlerden biri.

The Artist: 
Müthiş bir film, bütün ödülleri topluyor ve yavaş yavaş Oscar'a doğru ilerliyor, Oscar'ı alamayabilir ama bu onun bu senenin en iyi filmleri arasına girmesini engellemeyecek, sessiz sinemanın gövde gösterisi oldu bu film.

Drive: 
Ryan Gosling iyi oyuncuydu ama bu filmle efsane oyuncular seviyesine geldiğini gösterdi, film ise Gosling'in de katkısıyla tamamen kült bir film olmuş.

Rise of the Planet of the Apes:
 1968'de çekilen Planet of the Apes'in bi nevi başlangıcı bu film ve o filmden daha iyi olmuş desem belki haksızlık olur tarihi itibariyle ama en azından onun kalitesinde diyebilirim, bence senenin en iyi 10'una girer hatta hatta ilk 3'e bile çok başarılıydı.

The Descendants: 
Clooney'in kariyer filmi dersem sanırım mübalağ yapmış olmam, aynı zamanda Payne'in de kariyer filmi olmuş e iki ustanın kariyer filmi olan filmde senenin en iyi 10 filmi arasına girsin zaten, Clooney oscar koleksiyonuna en iyi erkek dalını da ekleyecek bu kariyer filmiyle sanırım.

The help: 
1985 senesinde Spielberg The Color Purple diye bir film çekmişti, film çok büyük bir farkındalık yaratmıştı ama maalesef Oscar'dan 11'de 0 ile dönmüştü, The Help bi Color Purple olmasa da bence bu senenin en iyi filmlerinden ve VİOLA DAVİS bu filmle oscar'dan eli boş dönmeyecek.

Hugo: 
Scorsese deyince akla Taxi Driver gelir, RagingBbull gelir Goodfellas gelir ve daha niceleri gelirdi bu film çekilene kadar, 10 sene sonra Scorsese diyince akla gelecek ilk 3 filmden biri olacaktır HUGO, Scorsese sinema sanatına saygı duruşunda bulunmuştur bu filmle, harika, olağanüstü ve efsane bir film.

P.s: nasıl bir Woody Allen hayranı olduğumu herkes bilir ve maalesef kıyamadım listeye 11.olarak MIDNIGHT IN PARIS'i de koyuyorum.

16 Aralık 2011 Cuma

Golden Globe vs Oscar...

Yazmaktan dilimde tüy bitsede yazmaya devam edeceğim, Golden Globe asla ama asla Oscar'ın habercisi değildir, olamaz da iki ödül töreni arasında çok büyük kültür farkı var, bugün kültür sayfasını severek takip ettiğim Ntvmsnbc bile Golden Globe için Oscar'ın habercisi yazınca ben de Oscarla alakası olmadığını vereceğim örneklerle anlatmak istedim.

Son 7 seneye bakalım hep beraber, en iyi film kategorisinde Golden Globe'u kim kazanmış, Oscarı kim kazanmış:

Golden Globe kazananları Vs Ocar kazananları :

2004 The Aviator         Vs  Million dollar baby

2005 Brokeback mountain  Vs Crash

2006 Babel                     Vs         The departed

2007 Atonement       Vs         No country for old man

2008 Slumdog millionaire Vs       Slumdog millionaire

2009 Avatar                 Vs         The hurt locker

2010 The social network  Vs        The king's speech

Gördüğünüz gibi son 7 yılda sadece Slumdog Millionaire hem Globe hem de Oscar'ı kazandı, yani uzun lafın kısası artık Golden Globe için Oscar'ın habercisi demekten vazgeçelim.

15 Aralık 2011 Perşembe

Golden Globe 2011


Ve bugün Golden Globe adayları açıklandı, ödül sezonunun en önemli ikinci ödülleri olarak bilinir Globe'lar, Oscar'ın habercisi olarak da bilinirler ama bu yanlış kanı sadece Türkiye için geçerlidir, çünkü Globe ile Oscar arasında benzerlikler olsa da önemli bir kültür farkı vardır.

Golden Globe'da popülarite daha önemlidir, Oscar'da ise gelenekler herşeyden önce gelir, o yüzden evet ödül sezonunun en önemli ikinci ödülleridir Globe'lar ama benim için sektör ödülleri Globe'lardan çok daha değerlidir.

Bu sene yine tahmin edilen filmler aday oldu, beni şaşırtan bir sürpriz yaşanmadı adaylıklarda.

Aday listeleri ve değerlendirmelerim ise şöyle:

En iyi film adayları (drama) :

The Descendants
The Help
Hugo
The Ides of March
Moneyball
War Horse

En iyi film adayları (komedi/müzikal) :

50/50
The Artist
Bridesmaids
Midnight in Paris
My week with Marilyn

En iyi yönetmen:

Woody Allen - Midnight in Paris
George Clooney-The Ides of March
Michel Hazanavicius-The Artist
Alexander Payne-The Descendants
Martin Scorsese-Hugo

En iyi aktör (drama) :

George Clooney-The Descendants
Leonardo di Caprio-J.Edgar
Michael Fassbender-Shame
Ryan Gosling-The Ides of March
Brad Pitt-Moneyball

En iyi aktris (drama) :

Glenn Close-Albert Nobbs
Viola Davis-The Help 
Rooney Mara-The Girl with Dragon Tattoo
Meryl Streep-The Iron Lady
Tilda Swinton-We Need to Talk About Kevin

En iyi aktör (komedi/müzikal) :

Jean Dujardin-The Artist
Brendon Gleeson-The Guard
Joseph Gordon Levitt-50/50
Ryan Gosling-Crazy, Stupid, Love
Owen wilson-Midnight in Paris

En iyi aktris (komedi/müzikal) :

Jodie foster-Carnage
Charlize theron-Young Adult
Kristen wiigs-Bridesmaids
Michelle williams-My Week with Marilyn
Kate winslet-Carnage

En iyi yardımcı aktör:

Kenneth Branagh-My Week with Marilyn
Albert Brooks- Drive
Jonah Hill- Moneyball
Viggo Mortensen-A Dangerous Method
Christopher Plummer-Beginners

En iyi yardımcı aktris:

Berenice Bejo- The Artist
Jessica Chastain-The Help
Janet McTeer-Albert Nobbs
Octavia Spencer-The Help
Shailene Woodley- The Descendants

En iyi yabancı film:

The Flowers of War-Çin
In The Land of Blood and Honey-Amerika
The Kid WIth The Bike-Belçika
A Separation-İran
The Skin I Live In-İspanya

Adayları yazdık, gelelim bu dallarda kimler favori onları yazmaya:

En iyi film (drama) :

Bu dalda "the war horse" ve "the descendants" diğer adaylara göre daha ağır basıyorlar, ben "the descendants'ın kazanacağını düşünüyorum, sürpriz ise yaparsa  "hugo" yapar.

En iyi film (komedi/müzikal) :

"The artist" bu dalda tek favori ve bu dalda sürprize de yer yok, "the artist" kesin kazanacaktır.

En iyi yönetmen:

Bu dalda Martin Scorsese'nin "Hugo" ile kazanmaya yakın olduğunu düşünüyorum ama Michel Hazanavicius'da "the artist" ile kazanabilir, iki yönetmenden birisi alacaktır, diğer adayların hiç şansı yok.

En iyi aktör (drama) :

Bu dalda Ryan Gosling dışındaki adaylardan hepsi favori diyebilirim ama yine de Clooney bi adım öne çıkıyor, sürprizi ise yaparsa Fassbender yapar.

En iyi aktris (drama) :

Bu dalın tek favorisi "the help" filmiyle Viola Davis ama Meryl Streep veTilda Swinton'u da hafife almamak gerekir, benim gönlüm her zaman Streep'ten yana ama dediğim gibi Viola Davis "the help" filminde çok iyi bi performans göstermiş.

En iyi aktör (komedi/müzikal):

The artist filmiyle Jean Dujardin bu dalın tek favorisi, diğer adaylar maksat yarışmak olsun diye katılmışlar diyebilirim.

En iyi aktris (komedi/müzikal):

Bu dalda da mutlak bir favori yok herkes kazanabilir ama benim favorim "My week with Marilyn" ile Michelle Williams.

En iyi yardımcı aktör:

Bu dalda iki mutlak favori var biri "drive" filmiyle Albert Brooks, diğeri "the beginners" filmiyle Christopher Plummer, ben Plummer'ın kazanmasını isterim ama Brooks bir adım önde.

En iyi yardımcı aktris:

Bu dalda da mutlak bir favori yok ama Berenice Bejo "The artist" ile bir adım önde sürpriz ise "the help" filmiyle Jessica Chastain'den gelebilir.

En iyi yabancı film:

Adayların hepsi çok kaliteli filmler, Dardenne kardeşlerin filmi "The Kid with the Bike" Cannes'da en iyi ikinci film ödülünü paylaştı Nuri Bilge Ceylan'ın Bir Zamanlar Anadaolu'da filmiyle, "In the Land of Blood and Honey" ise Angelina Jolie'nin çektiği amerikan yapımı ama boşnak oyuncuların oynadığı dikkat çekici bir film, "The Flowers of War" filmi ise "Hero" ve "House of flying daggers" filmlerinin yönetmeni Yimau Zhang'ın yönettiği ve usta oyuncu Christian Bale'ın oynadığı çok iyi bir film, "The Skin i Live in" ise İspanyolların en önemli yönetmeni Almodovar'ın çektğii ve Antonio Banderes'ın oynadığı çok başarılı bir yapıt, her ne kadar bu filmler çok iyi olsalar da bu dalın mutlak favorisi Berlin'de altın ayı'yı da kazanan İran yapımı A SEPARATION'dır hatta bu film Oscar'da en iyi film adayları arasına bile girmeli o kadar iyi bir film ve bi aksilik olmazsa bu dalda Globe'u alacaktır A SEPARATION.

Manuel Henrique Tavares Fernandes...


Beşiktaş geçen sene devre arası üç transfer yapmıştı 3'ü de Portekizliydi Atletico Madrid'den Simao Sabrosa, Werder Bremen'den Hugo Almeida ve Valencia'dan Manny Fernandes.

Simao'nun kariyerini zaten tartışmaya gerek yoktu, tam bir takım oyuncusu ve duran top ustasıydı, Almeida ise Bremen'de yaptıklarıyla Morinho'nun bile transfer listesine girmişti, Fernandes ise gelecek vaad eden hatta büyük bir sükseyle Benfica'dan Valencia'ya 18 milyon euro'ya transfer olan fakat Valencia'da hayal kırıklığı yaratıp Beşiktaş'a kiralanan ve tam anlamıyla kapalı kutu bir oyuncuydu.

Fernandes'in Benfica'da oynadığı futbolu zaten anlatmaya gerek yok harikalar yaratıp Valencia'ya bir hayli büyük umutlarla transfer olmuştu ama Valenciada ki kötü futbolu nedeniyle ve geçirdiği sakatlık nedeniyle, ayrıca o pozisyonda bir sürü alternatif olduğu için Beşiktaş'a geldiğinde eleştirilen bir transfer oldu, ne gerek vardı diyenler çoğunluktaydı, ben ise Guti ve q7 dahil olmak üzere alınan 5 yıldızdan en isabetli transferin Fernandes olduğu kanısındaydım.

İkinci yarıyla beraber Fernandes oynamaya başladı kalitesini ve tekniğiyle bizim ligin çok üstünde bir oyuncu oduğunu kısa sürede kanıtladı ve Kayseri'de oynanan kupa finalinde adeta tek başına direndi ibb'ye, kupa'nın alınmasında adeta baş rolü oynadı ve taraftarın sevgilisi oldu ama lig bitti Fernandes kiralık olduğu için geri dönmek zorunda kaldı Valencia'ya.

Taraftarın inanılmaz baskısı ve Fernandes'in de Beşiktaş'ta oynamak istemesiyle Fernandes'in bonservisinin alınması için çalışmalar hızlandı ve yönetimin büyük başarısıyla valencia'nın 18 milyon euro'ya aldığı Fernandes 2 milyon euro gibi çok komik bir rakama Beşiktaş'a kazandırıldı.

Bu sene ise Fernandes için hiç iyi başlamadı aslında Fernandes açısından bi sorun yoktu gayet iyi oynuyordu ama bir anda kadrodışı bırakıldı, sebep ise guti'yle beraber düzensiz yaşamıydı. 

Guti gidene kadar Fernandes tam 6 maç kadroya alınmadı Carvalhal tarafından ve Guti'nin Beşiktaşla ilişkisinin kesilmesiyle, Fernandes tekrar kadroya döndü ve Trabzonspor maçıyla kaldığı yerden devam etti oynamaya, o yeteneklerde başka bir futbolcu surat yapar ya da sorun çıkarırdı ama Manny tam bir profosyonellik örneği gösterdi ve 6 haftalık kadrodışı kaldığı dönemde kendini hazır tuttu mental olarak, Beşiktaş Fernandes'in olmadığı o 6 maçlık süreçte 2 mağlubiyet, 2 beraberlik ve 2 galibiyet aldı, Fernandes'in forma giymeye başladığı Trabzon maçından bu yana oynanan 6 maçta 5 galibiyet, 1 beraberlik aldı.

Fernandes bu 6 maçlık periyotta 5 asist( bu asistlerin hepsi golü atana sadece dokunmayı gerektiren asistlerdi) 2 gol attı, oyuna direk ağırlığını koydu ve bu 6 maçın sonuncusu olan Stoke maçında Fernandes adeta tek başına sürükledi takımı penaltı pozisyonunun asistini yaptı ve sonra penaltıdan golü attı, ikinci golde korneri kullanıp Pektemek'in kafasına topu adeta nişanladı ve maçın adamı oldu. 

Fernandes'li Beşiktaş duran toplarda çok etkili kornerler adeta penaltı kadar tehlikeli, bu 6 maçta kornerden 3 gol attırdı Ernst ve Pektemek(2), serbest vuruşlarıda kornerleri kadar etkili. Kısacası Manny Beşiktaştaş'ın en etkili oyuncusu ve eğer kadromda Manny varsa, ilk 11'i yazarken önce onu yazar sonra geri kalan 10 oyuncuyu yazarım.