3 Mart 2013 Pazar

OSCARLARIN ARDINDAN...



Evet geçen hafta bugün yapıldı Oscar töreni, normalde değerlendirme yazımı hemen ertesi gün yazardım ama bu sene böyle oldu, neden oldu bende bilmiyorum ama oldu, olsun ne demişler geç olsun güç olmasın, geçen hafta şu saatlerde televizyon başında heyecanla kim hangi ödülü alacak diye bekliyorduk, şimdi ben kısa kısa değerlendirmelerimi yazacağım, gecikme içinde affınıza sığınıyorum.


Öncelikle kırmızı halıyı değerlendirerek başlamak istiyorum yazıya, gerçekten son 10 senenin en kötü kırmızı halısı oldu diyebilirim, maalesef şık bulmak için resmen zorladık kendimizi, hani en şık 3 kadını bulmak için nerdeyse joker hakkımı kullanacaktım, herkes mi kötü giyinir bir Oscar töreninde aklım almadı, bu sene tasarımcılar sınıfta kaldı benim için.

Gecenin yıldızı herkesin tahmin ettiği üzere Jennifer Lawrence oldu, en iyi kadın oyuncu oscarını kazandı belki ama kırmızı halıda giydiği kıyafeti ona yakıştıramadım, ben çok daha güzel bir kıyafet bekliyordum çünkü, yıl boyu verilen tüm ödüllerde harika kıyafetler giymişti Lawrence, oscarda giydiği elbise en kötü elbisesiydi ödül törenlerindeki, oscardan bir gün önce indie spirit ödüllerinde giydiği siyah elbise mesela harikaydı keşke onu oscara saklasaydı.

Gelelim sunucu Seth Macfarlene’e bence harika bir tören sundu, çoğu kişi yaptığı esprilerden dolayı ona tepki gösterse de rating tam tersini söyledi, Abc son 10 senenin en iyi Oscar ratingini aldı Macfarlene’in sunuculuğunda, efsane sunucu Billy Crystal’ı bile geçti Farlene, ama herşey rating değil tabi ki, yaptığı esprilerde çok uç noktalara dokunduğu için sanırım seneye Oscar sunma ihtimali yok, törenin henüz başlangıcında yaptığı We saw your Boobs parodisi en çok tepki gören şovlarından biriydi mesela ama tabi ki bu tepkiler onun umrunda değil, ve bence işini layıkıyla yerine getirdi Farlene.

Kırmızı halı ve sunucudan sonra gelelim ödüllere;

En iyi yardımcı erkek dalında Christoph Waltz ikinci oscarını kazandı, ilk oscarını da yine bir Tarantino filmi olan Inglarious Basterds’de kazanmıştı, Django’da ikincisini aldı, o an twitter’da da yazdım ben, evet çok iyi oynamıştı filmde Waltz, ama maalesef yardımcı oyuncu değil başroldü Waltz Django filminde, bu yüzden bu ödülü onun değil Tommy Lee Jones’un kazanması gerekirdi.

En iyi yardımcı kadın dalında favori olan Hathaway kazandı oscarı, bu zaten beklenen bir şeydi ama Hathaway’in tören için seçtiği elbise tam anlamıyla skandal olarak nitelendirildi, hem gecenin en rüküşü oldu hem de o elbisenin içine sütyen giymediği için gece boyunca twitter’da en çok dalga geçilen kişi oldu, öyle ki Anne Hathaway’in göğüs uçları diye twitter hesabı bile açıldı.

En iyi senaryo dallarında bir sürpriz olmadı, orijinal senaryoda Tarantino Pulp Fiction’dan sonra 2.oscarını aldı Djangoyla, uyarlama senaryoda ise Affleck’in Argosu aldı oscarı.

En iyi yabancı film ve belgeselde de favoriler kazandı, Amour bu senenin en iyi filmi olarak yabancı filmde de çok rahat aldı oscarı, Searching for Sugar Men ise en iyi belgeseli kazandı, en iyi animasyonda maalesef skandal yaşandı, bu senenin en iyi animasyonu olan Wreck it Ralph kazanmalıydı ama Pixarın belki de en kötü animasyonu olan Brave lobiyle oscarı kazandı, madem her sene Pixar animasyonları kazanıyor, bu dalda başka adaylar çıkmasın boşuna, çünkü Brave gerçekten çok vasat bir animasyondu ve oscarı hak etmemişti.

Teknik dallarda sadece en iyi makyaj dalında çok ilginç bir şekilde Les Miserables kazandı oscarı, oysa filmde ben 2 kere izlememe rağmen makyaj falan göremedim, bu ödül kesinlikle Hobbit’in hakkıydı, diğer dallarda favoriler kazandı.

En iyi erkek oyuncu dalında beklenen oldu ve Daniel Day Lewis 3.kez en iyi erkek oyuncu oscarını kazanarak tarihe geçti, ilk oscarını 1990’da My Left Foot filmiyle kazanmıştı Lewis, 2.sini ise 4.adaylığı olan There will be Blood ile 2008’de kazandı, ve 3.oscarı için fazla beklemedi Lewis sadece 5 sene sonra 2013’de 3.oscarını kazandı, 3 oscarı olan tek erkek Jack Nicholson’du onunda 2’si en iyi erkek 1’i yardımcı erkekti, dolayısıyla Lewis 3 en iyi erkek oscarıyla hem Oscar hem de sinema tarihine geçmiş oldu.

En iyi kadın dalına gelirsek, ya Jennifer Lawrence ya da Emmanuelle Riva kazanacaktı, açıkçası Lawrence’i ne kadar sevsem de oscarın Riva’nın hakkı olduğunu düşünüyorum ama Lawrence yakaladığı rüzgarlar en iyi kadın oscarını kazandı, üstelik daha 22 yaşında ve önünde çok uzun bir kariyer var, Lawrence hem güzel hem de çok yetenekli bir oyuncu ve eminim ki bu onun ilk oscarı ama son oscarı olmayacak.

Gelelim en iyi yönetmen dalına, belki de bu senenin en merakla beklenen dalıydı en iyi yönetmen dalı, çünkü akademi Ben Affleck’i bu dalda aday bile göstermemişti ve Affleck oscarın habercisi diye adlandırılan tüm ödüllerde en iyi yönetmen ödülünü kazanmıştı, o yüzden Affleck’in olmadığı bu dalda acaba kim kazanacaktı oscarı, iki kişi öne çıktı biri usta yönetmen Steven Spielberg diğeri ise Taiwan’ın dünya sinemasına kazandırdığı Ang Lee, Spielberg kazanırsa 3.oscarını alarak çok büyük bir prestij kazanacaktı, Lee kazandığı taktirde sessiz sedasız 2.oscarını kazanmış olacaktı, ben açıkçası Lincoln gibi bir filmden dolayı Spielberg’in kazanacağını düşünüyordum ama akademi sürprizini yaptı ve ödülü Lee’ye verdi, böylece Lee en iyi filmi kazanmadan en iyi yönetmen oscarını 2 kere kazanan yönetmen olarak Oscar tarihine geçmiş oldu, ilk oscarını Brokeback Mountain ile kazanmıştı, Life of Pi ilse Oscarlarını ikiledi Ang Lee.

Ve gecenin son ödülü tabi ki en iyi film ödülü oldu, yönetmende yapılan Ang Lee seçiminden sonra en iyi filmi kimin kazanacağı tamamen kesinleşmişti, çünkü eğer Spielberg en iyi yönetmeni alsaydı Lincoln en iyi film oscarını alabilirdi, ama Spielberg en iyi yönetmeni alamayınca Lincoln’un de şansı kalmadı, üstelik en iyi film ödülünü sunması için beyaz saraya bağlandıklarında artık açıklanmasına bile gerek kalmadan Argo’nun ödülü kazanacağını herkes anladı, first lady Michelle Obama beyaz saraydan en iyi film oscarını kazananı açıkladı ve ARGO adeta gövde gösterisi yaparak ödülü aldı.

Sanata siyaset karıştırılması açıkçası pek hoş olmadı, Amerika Oscar töreninde resmen İran’a ültimatom vermiş oldu, bu çok gereksizdi ama oldu, malumunuz Argo da İran devriminde İran’da tutsak kalan Amerika’lı elçilik çalışanlarını kurtarmaya yönelik operasyonu anlatıyordu.

Bir Oscar daha böylelikle gelmiş geçmiş oldu, bu sene gerçekten çok iyi filmler izledik, bakalım seneye neler olacak, umarım en az bu sene gibi güçlü yapımlar izletir bize Hollywood.

2013’te sinema açısından 2012 gibi geçerse muhteşem bir sinema senesi yaşamış oluruz, ve tabi ki muhteşem bir Oscar heyecanı yaşanır.