11 Eylül 2011 Pazar

SERENA'NIN DÖNÜŞÜ


Serena Williams kadın tenisine gelmiş en büyük yeteneklerden biridir, çoğu kişi onu sevmesede korttaki o surat hali, gülmeyen ve gözlerinden adeta ateş fışkıracak kadar ciddi hali bile bu spora ne kadar önem verdiğini ne kadar hırslı olduğunu ve hep kazanmak için korta çıktığını gösterir bizlere.

Serena geçen sene Wimbledon'u kazanıp grand slam sayısını 13'e çıkardığında, tenisi bırakana kadar 18 yapar diyordum ama cok şanssız bir olay yaşadı tamda İstanbul Cup'a geleceği zamanda oldu bu, bir restoranda ayağına cam kesiği battı ve ayağı ciddi bir şekilde kesildi, bazı kişiler sırf İstanbul Cup'a gelmemek için yaptı dediler ama iş öyle basit değildi, önce Avustralya açık'a yetişecek dendi ama olmadı sonrasında Roland Garros'u da es geçmek zorunda kaldı, bir ayak kesiği bu kadar ciddi olabilirmi derken o kesikten sonra bir de akciğer embolisi geçirdiğini açıkladı Serena, akciğer embolisi kalp krizi kadar riskli ve ölum tehlikesi çok yüksek olan bir rahatsızlıktı ama Serena erken teşhis sayesinde bu hastalığı da atlattı ama bu seferde tenis hayatı bitti dedikoduları çıkmaya başladı ama ben o zamanlarda benim bildiğim Serena kolay pes etmez ve eğer yüzde bir bile ihtimal varsa tenise tekrar döner dedim ve beni yanıltmadı , o ölümcül hastalığı yenip kortlara tekrar döndü, bu seferde eski performansını sergileyemez denildi ama bu konuda haklılardı çünkü cidden emboli çok ciddi bir hastalıktı ve herkes bu rahatsızlıktan sonra spor hayatına dönemezdi ama o güçlü bünye asla pes etmedi, bir iki turnuvada kendini denedikten sonra Wimbledon'a son şampiyon olarak katıldı ama eski Serena yoktu güçsüzdü ve 4.tura anca çıkabildi ve elendi ama yılmadı üstüne gitti ve hedef koydu kendine, Amerika açık'a kadar eski Serena olacağım dedi ve o turnuva benim olacak diye ekledi.

Amerika açık öncesi katıldığı turnuvalardan Stampford'u kazandı Cincinatti'de ise yorulmamak için ilk maçı kazandıktan sonra çekildi ve sıra hedeflediği turnuva olan amerika açık'a geldi, Serena uzun zamandır tenis oynamadığı için 28.seri başı olarak turnuvaya başladı, yine çoğu kişi çok zor kazanması dedi ama o yavaş yavaş sırayla geldi önce 3.turda turnuvanın büyük favorisi 3 nolu seribaşı Azarenka'yı 2-0 ile geçti ardından Ana ivanovic geldi onu da 2-0 ile geçti, yarı finalde ise 1 numarali seribaşı Wozniacki geldi, ona sadece 6 oyun verdi, dünyanın 1 numarası!!! 5 winner yaparken serena tam 34 winner yaptı maçta ve finale çıktı finalde rakibi ise Sam stosur oldu, ben yazımı yazarken maç daha başlamamıştı, Türkiye saati ile 23.30'da başlayacak, Serena için bu maçın ayrı bir önemide bugünün tarihi ile alakalı, 11.09 yani 11 eylül saldırılarının yıldönümü ve Serena amerika açığı o saldırıda ölenler için kazanacağım dedi, tahminim Stosur'a 5 oyun maksimum 6 oyun vererek maçı kazanır Serena ve çok büyük ölum riski olan bir hastalıktan kurtulduktan sonra Grand Slam kazanan bir sporcu olarak tarihe adını altın harflerle yazdırır, 14.grand slamına ulaşır ve eğer böyle ciddi bir rahatsızlık geçirmezse kariyer sonuna kadar 18-20 arası bir grand slam şampiyonluğu ile efsaneler arasına girer.

Yazımı hep arkasında olduğum bir laf ile kapatmak istiyorum, Serena Williams tenisi bırakana kadar en iyisi her zaman o olacak.
p.s: bu yazıyı maçtan önce yazmıştım ama erken ötenin horoz'un başını keserler misali sam stosur harika bir maç çıkararak serenayı yendi ve amerika açık 2011 bayanlar şampiyonu oldu ve serena 13 grand slam'de kaldı ama herşeye rağmen serena şu an aktif tenisçilerde açık ara en iyi tenisçi.

6 Eylül 2011 Salı

PERFECT SENSE


Filmimizin başrollerini Ewan Mcgregor ve Eva gGeen paylaşıyor, Eva Green bir bilimadamını, Mcgregor ise aşçıbaşını canlandırıyor, Green sevgilisinden yeni ayrılmış acı çeken bir kadın, Mcgregor ise gecelik ilişkiler yaşayan ve aşka inanmayan bir adamdır, Green'in evi Mcgregor'un restorantının caddesindedir ve bir gün tanışırlar derken aralarındaki o aşk başlar.
Bu filmi benim nazarımda unutulmaz yapan bu çiftin aşkları değil ama anlatılan harika hikaye ve o hikayenin içine çok iyi konan bu aşk ile muhteşem bir film ortaya çıkıyor, tabi Ewan ve Eva'nın harika oyunculuklarıda filmin insanı vurmasında önemli rol oynuyor.
Perfect Sense filmini neden ısrarla tavsiye ettiğime gelirsek, insanoğluna sahip olduklarının ne kadar önemli şeyler olduğunu bu filmden daha çarpıcı bir şekilde anlatacak bir film yok ve bundan sonra da yapılmaycaktır, o yüzden bu filmi ya sinemada ya da dvd'si çıkınca, bir şekilde bulun ve izleyin ve bu filmden sonra hayatınızda bazı şeyleri çok daha fazla önemseyip, hayatın ne kadar değerli olduğunu ve bizim ne kadar önemli şeylere sahip olduğumuzu anlayın...