30 Aralık 2013 Pazartesi

2013'ün EN İYİ 10 FİLMİ


Sinema yazarları ve yönetmenler için Aralık ayı demek o yılın en iyi 10 filmini belirlemek demektir, önce AFİ kendi listesini açıklar sonra ünlü film eleştirmenleri ve başta Tarantino olmak üzere yönetmenler birer birer yılın en iyi 10 film listelerini açıklarlar, sinemaya gönül vermiş ve sinema blogu yazan biri olarak ben de her sene o senenin en iyi 10 filmini yazarım Aralığın son haftası.

Bu sene yılın son gününe kalmamın sebebi bi türlü 10.filme karar veremememdir, 9 filmi yazıp 10.yu bi türlü seçemeyince o filmlere haksızlık olmasın diye mansiyon dalları yazarak o filmleri de listeme aldım.

Yılın en iyi 10 filmi ise benim için şöyledir:

12 Years a Slave: Steve Mcqueen'in 3.filmi belki de en iyi filmi diyebiliriz, önce ilk filmi The Hunger ile dikkatleri üzerine çeken daha sonra Shame ile kendine has bi hayran kitlesi oluşturan Mcqueen son filmiyle 2013 senesine damgasını vurdu, oscarın da en büyük favorisi olan 12 Years a Slave sadece benim değil tüm sinema eleştirmenlerinin listesine girmeyi başardı.

Gravity: Alfonso Cuaron'un Children of Man'dan sonra 5 sene hazırlanarak çektiği bu bilimkurgusu Avatar'dan sonra çekilen en iyi 3D film olma özelliğinin yanı sıra, insana kendini uzayda hissettirmesiyle senenin en iyi filmleri listesine adını yazdırıyor.

American Hustle: David o Russell'ın geçen seneki harikası Silver Linings Playbook'tan sonra bu seneki harikası da American Hustle, başta geçen sene oscarı kazanan Jennifer Lawrence olmak üzere Bradley Cooper, Amy Adams Christian Bale ve Jeremy Renner'in başrollerini paylaştığı film oscar yarışında 12 Years a Slave'i zorlayacak tek film olacak.

Rush: Oscar ödüllü Usta yönetmen Ron Howard'ın çektiği filmde Formula 1'in efsanelerinden Niki Lauda ile James Hunt'ın çekişmelerini anlatılıyor, bu senenin en heyecanlı filmlerinden biri olarak 2013'ün en iyi 10 filmine girmeyi kesinlikle hak ediyor

Dallas Buyers Club: Matthew Mcconaughey'in kariyer performansı yaptığı bu film Aidsli bir adamın gerçek hikayesini anlatıyor, Philedelphia'dan sonra çekilen en iyi Aids hikayesi olan filmde Jared Leto da yardımcı oyuncu dalında harika bir oyunculuk çıkarıyor, Jennifer Garner da bu iki aktöre yakışır bir rolle onları tamamlıyor ve bu film gerek senaryo gerekse oyunculuk dalında 2013'e damgasını vurarak en iyi 10 film arasına giriyor.

Her: Spike Jonze'un yönetmenliğini üstlendiği Her orjinal senaryo dalında çoğu festivalden ödülle ayrıldı, Joaquin Phoenix'in her zamanki gibi kalburüstü oyunculuğu ve Scarlett Johansson'un sesiyle ayrı bir renk kattığı film 2013'ün en özgün filmlerinden biri olarak listemize giriyor.

The Wolf of Wall Street: Efsane yönetmen Scorsese'nin Robert De Niro'dan(7 film) sonra en çok çalıştığı oyuncu olan Leonardo Dicaprioyla çektiği 5.film(Aviator, The Departed, Shutter Island, The Gangs of New York,) olan The Wolf of Wall Street bu senenin vizyona en geç giren filmi oldu, Caprio'nun bi türlü kazanamadığı oscar için tekrar şansını deneyeceği bu film senenin en iyi filmlerinden olsa da heykelciği Caprio'ya getirecek mi ? Bence çok zor.

Before Midnight: Julie Delpy'nin hikayesini yazdığı ve oynadığı Before 3'lemesinin son filmi Before Midnight ikincisinden 9 sene sonra vizyona girdi, ilki 1995'de vizyona giren Before Sunrise çok beğenilince 2004'te Before Sunset çekilmişti, o da çok beğenilince ondan tam 9 sene sonra bu sefer Before Midnight çekildi, genelde her üçlemede en iyi film ilk film olurken Before serisinden son film sinemaseverler tarafından serinin en iyi filmi seçildi, Ethan Hawke ve Julie Delpy'nin aşk filmlerine yeni bir soluk getirdikleri bu üçleme gerçekten türünün en iyi ve en özgün örneklerinden olarak çoktan sinema tarihine geçti, son filme gelirsek bir üçleme ancak böyle muhteşrm bir filmle bitirilebilirdi, Before Midnight üçlemenin en iyi filmi olmakla kalmayıp 2013'ün de en iyi 10 filmine giriyor.


Blue is the Warmest Color: 2013'ün en iyi 10 filmini yaz deseler zorlanırım ki zorlandım yazarken ama 2013'ün en iyi filmini yaz deseler hiç zorlanmadan Blue is the Warmest Color derim, Cannes'da altın palmiyeyi kazanan bu aykırı aşk filmi, ilk başlarda konusu nedeniyle çok konuşulmuştu ama film izlendikten sonra tüm eleştirmenler konusunu ikinci plana atıp filmi ve filmin iki oyuncusunu konuşmaya başladılar başrol Adele Exarchopoulos ve yardımcı rolde Lea Seydoux öyle uyumlu bir ikili oluşturmuşlardı ki, filmin bu kadar başarılı olmasında payları gerçekten çok büyüktü, öyle ki Cannes'da jüri başkanı Steven Spielberg Cannes'da bir ilki gerçekleştirip en iyi film ödülünü yönetmenle beraber filmin iki oyuncusu Adele ve Lea'ya da verdi, son zamanların değil sinema tarihinin en iyi aşk filmi desem abartmış olmam sanırım, Blue is the Warmest Color zaman geçtikçe değeri daha çok anlaşılacak filmlerden biri olacak ve sinema tarihine altın harflerle kazınacak. 5 sene sonra bana 2013'de unutamadığın ne oldu dediklerinde aklıma ilk gezi olayları gelir ikinci de Blue is the Warmest Color.

La Grande Bellezza: Ünlü İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino'nun son filmi La Grande Bellezza 2013'ün en iyi 10 filmine avrupadan giren iki filmden biri oluyor, avrupa sinema ödüllerinde de en iyi film ödülünü kazanan film, bir çok iddalı filmi geçerek 2013'ün en iyi 10 filmine girmeyi başarıyor.
Film Fellini sinemasına selam çakarken Roma güzellemesi yaparak, Roma'ya bir kez daha aşık olunmasını sağlıyor.

Yazımın başında da dediğim gibi 2013'ün en iyi 10 filmini yazarken 9 filmi yazıp son filmi seçmekte zorlanmıştım o yüzden o havuzdan son filme giremeyenlere mansiyon ödülleri vermek ve bir şekilde onları da onore etmek istedim, o yüzden kendi çapımda onları kendi dallarının en iyi filmleri olarak yazdım

En iyi ilk film: Fruitvale Station: Bu senenin en çarpıcı filmi kesinlikle Fruitvale Station, bir ilk film olarak değerlendirdiğimizde yönetmen Ryan Coogler gerçekten çok büyük bir iş başarmış, gerçek bir hikayeden sinemaya uyarlanan Fruitvale Station'un son 15 dakikasında gerildiğim ve sinirlendiğim kadar hiç bir filmde gerilmemiştim, film bittiğinde ise sinema slonunun %90'ı ağlayarak salonu terk ediyordu, özellikle gezi olaylarını yaşayan ülkemiz insanı bu filmi izlerken çok etkilenecek ve polis terörüne lanet edecek.

En iyi animasyon: The Wind Rises: Animasyon denince ilk akla gelen yönetmen Miyazaki'nin son filmi, son derken gerçekten son çünkü bu filmle sinemayı bıraktığını açıkladı efsane yönetmen, birbirinden efsane animasyonlarla(Princess Mononoke, Spirited Away, Howl's Moving Castle) sinema tarihine geçen Miyazaki'nin bu filmle sinemaya vedası da çok güzel oldu.

En iyi komedi: This is the End: Seth Rogen ve James Franco önderliğinde yeni komedi stili yaratmayı başaran grubun(Jonah Hill, Jay Baruchel, Christopher Mintz-Plasse, Michael Cera, Jason Segel) kendileriyle dalga geçtiği bu film kesinlikle 2013'ün en iyi komedisi olmayı başarıyor. Özellikle James Franco'nun evinde başbaşa kaldıkları sahnelerdeki diyaloglar gerçekten çok başarılı, komedi denince Amerika'da akla gelen ilk grup olan James Franco ve grubu bu ortaklıklarında da yine izleyenleri gülme krizlerine sokuyorlar.


En iyi dram: The Broken Circle Breakdown: Bu senenin açık ara en iyi dramı diyebilirim Belçika yapımı bu filme, birbirine tamamen zıt karakterde olan iki insanın evliliklerinin nasıl bir anda bir drama dönüşebileceğini anlatan bu film, özellikle evlilik fobisi olan insanların asla izlememesi, dram sevenlerin ise muhakkak izlemesi gereken bir film.

En iyi korku: The Conjuring: Sadece 2013'ün değil son 5 senenin en iyi korku filmi diyebiliriz The Fonjuring'e, insanı yerinden zıplatmayı başaran ve film bittikten sonra da 1-2 gün etkileyen korku filmlerini arar olduğumuz bu zamanlarda, bunu çok iyi başardığı için The Conjuring bu senenin en iyi korku filmi oluyor.

Woody Allen özel kontenjanı: Blue Jasmine: Woody Allen avrupa üçlemesini bitirdikten sonra tekrar memleketine dönüyor ve bu sefer ondan izlemeye alışık olmadığımız bir türe drama imzasını atıyor, Cate Blanchett'e kariyer performansını yaptırıyor ve en iyi kadın oscarını da büyük ihtimal kazandıracak bir rol veriyor, her sene olduğu gibi bu sene de film çeken Allen, Blue Jasmine ile insanlara adeta ne oldum değil ne olacam demeli dersi veriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder