13 Aralık 2013 Cuma

ZEKİ DEMİRKUBUZ


1964 yılında Isparta'da doğan Demirkubuz 1980 darbesinde tutuklanıp 3 sene hapis yatmıştır, hapisteyken Dostoyevski'yi keşfeden ve özellikle suç ve ceza kitabından etkilenen Demirkubuz hapisten çıktıktan sonra İstanbul iletişim fakültesini kazanır, sinemaya 1986'da Zeki Ökten'in asistanlığını yaparak başlayan Demirkubuz ilk filmi C BLOK'u çekene kadar çeşitli yönetmenlerin asistanlığını yaptı ve 1994'te ilk filmi C BLOK'U çekti ve Siyad tarafından en iyi film ve yönetmen ödüllerine layık görüldü, 1997'de ikinci filmi olan MASUMİYET'i çeken Demirkubuz bu filmle birlikte sinema dünyasına gerçekten girmiş oldu, bir çok festivalde ödül kazanan Masumiyet filmi Demirkubuz'un en büyük başyapıtıdır, filmde Haluk Bilginer ve Derya Alabora'nın efsane oyunculukları da tarihe geçmiştir. Masumiyet'in ardından 1999'da ÜÇÜNCÜ SAYFA'yı çeken ve Uluslararası İstanbul film festivalinde en iyi türk filmi ödülü kazanan Demirkubuz bu filmnden sonra Karanlık Üzerine Öyküler adını verdiği üçlemesinin çalışmalarına başladı ve 2 sene sonra 2001'de önce İTİRAF sonra YAZGI'yla seyircinin karşısına çıktı, 2003'de üçlemenin son filmi BEKLEME ODASI seyirciyle buluştu, bu üçleme de bir çok festivalde gösterildi ve Türkiye'de bir çok ödül kazandı, bu üçlemenin ardından 2006'da KADER'i çeken Demirkubuz bu filmde Masumiyet filminin öncesine gitti ve o Uğurla Bekirin tanışmasını anlattı, Kader Antalya Altın Portakalda en iyi film ödülünü kazandı, en az Masumiyet kadar yankı uyandırdı beyaz perdede, Kaderden 3 sene sonra bu sefer KISKANMAK ile karşımıza çıktı Demirkubuz film 1930 yıllarda geçen bir hikayeyi anlatıyordu ve çekimleri Safranbolu'da yapıldı, Kıskanmak filmi diğer filmlerine göre daha zayıf bir film oldu ve eleştirmenler tarafından da yoğun eleştiriler aldı, özellikle oyuncu seçimi çok tartışıldı, Berrak Tüzünataç'ı oynatması Demirkubuz sinemasına yakışmayan bir hareket oldu, Kıskanmak'ın ardından 2011'de Yerlatı'yla karşımıza çıkan Demirkubuz bu filmde Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar hikayesinden esinlenmiştir.

C BLOK: Demirkubuzun ilk filmi, bir ilk film olarak değerlendirildiğinde açıkçası Demirkubuz için pek ümit veren bir film değil, çok zayıf bir senaryo ve kötü bir film olmuştu ama dediğim gibi ilk film olduğu için hatalarını ve kusurlarını görmezden gelmesek de eleştiri anlamında daha yumuşak davranıp, yönetmenin diğer filmlerini beklemek lazım diyip bu film hakkında bir şey yazmayalım ama dediğim gibi Demirkubuzun tek kötü filmi bu filmdir.
Demirkubuz bile bu film hakkında en sevmediğim filmim demiştir.

MASUMİYET: Bir insan o kadar kötü bir ilk filmden sonra nasıl bu kadar efsane bir ikinci film çeker bunu İsviçreli bilim adamları bile açıklayamaz bence, ilk filmdeki tüm kusurlarından ders almıştır bu filmde Demirkubuz ve nerdeyse kusursuz bir film ortaya çıkmıştır, oyuncu yönetimi, senaryo, dialoglar hepsi dürt dörtlüktür, Türk sinema tarihinin en iyi 10 filmine çok rahat girer, hatta belki de en iyi 3 filme bile girecek bir kült yapımdır, Haluk Bilginer ve Derya Alabora da bu filmde devleşmişlerdir. benim de başucu filmlerimden biridir senede muhakkak 1 kere bazen 2 kere izlerim bu efsaneyi.

ÜÇÜNCÜ SAYFA: Masumiyetten sonra çekilebilecek en iyi film budur derim, o efsane filmden sonra ne çekilse o filmin gölgesinde kalırdı bu film ise tabi ki bir Masumiyet değil ama Demirkubuzun Türk sinemasındaki dev ayak adımlarının devam ettiğini gösteren bir filmdir, varoş bir semtte geçen hikayede kapı komşusu evli bir kadın ve bekar bir adam arasındaki ilişkiyi anlatır Demirkubuz, senaryosu da oyunculukları da harikadır, Başak Köklükaya adeta oyunculuk dersi vermiştir bu filmde.

İTİRAF: Masumiyetten sonra en sevdiğim Demirkubuz filmidir, Başak Köklükaya ve Taner Birselin başrolünü paylaştığı filmde aldatan bir kadının itirafı ve sonrasındaki olaylar anlatılır, şüphenin bir insanı nasıl delirttiğini bu filmde harika bir şekilde gösterir Demirkubuz, film karanlık üzerine hikayelerin ilk filmidir ve Demirkubuz bu filmde seyirciyi sinemadan tedirgin ederek çıkarmayı başarır.

YAZGI: Camusun yabancı romanından uyarlanan bu filmde, Musa adlı karakterin hayata karşı hiç tepki göstermeden koyduğu tepkiyi izliyoruz, Musa karakterini canlandıran Serdar Orçin de efsane oyunculuğuyla filmi tek başına taşıyor, karanlık üzerine hikayeler üçlemesinin ikinci filmidir.

BEKLEME ODASI: Suç ve Cezayı çekmek isteyen bir yönetmenin Raskolnikovu oynamak için görüşmeye çağırdığı oyuncularla yaptığı tamamen doğaçlama diyaloglardan oluşan film. C Bloktan sonra en kötü filmidir Demirkubuzun, zaten Demirkubuzda bu filmdi çok sevdiği Dostoyevskiye adar, seyirciyi tatmin etmekten çok kendini tatmin etmek için çekmiştir bu filmi. Karanlık üzerine hikayeler üçlemesinin son filmidir ve en kötüsüdür, bu üçlemede en iyi film kesinlikle İtiraftır sonra Yazgı ve en kötü filmde Bekleme Odasıdır.

KADER: Efsane Masumiyet filminin öncesinin çekildiği filmdir, Uğur ve Bekirin gençliğine döner ve tanışmalarını anlatır bu filmde Demirkubuz, tabi ki bir Masumiyet değildir ama onun kadar olmasa da gayet sağlam bir film olmuştur, Masumiyeti çok daha önce çekmesine rağmen, Demirkubuz ilk Kaderin senaryosunu yazmıştır, Uğuru Vildan Atasever, Bekiri Ufuk Bayraktar oynar, tabi ki bir Derya Alabora ve Haluk Bilginer performansı göremeyiz ama iki oyuncu da gerçekten iyi oynamışlardır özellikle Ufuk Bayraktarın kariyer filmi olmuştur.

KISKANMAK: Demirkubuz ilk defa bir filminde 1930'lara gider ve o havayı çok iyi yansıtır, Berrak Tüzünataçı oynatmasını bir talihsizlik olsa da Seniha rolünde izlediğimiz Nergis Öztürkün efsaneleşen performansı Berrakın berbat oyunculuğunu kapatır, bu film senaryo ve kurgu açısından çok iyi olsa da maalesef Demirkubuzun oyuncuyu seçimindeki yanlışlık filme hep gölge düşürmüştür ve düşürecektir.

YERALTI: Demirkubuzun en sinir bozucu filmi diyebilirim, sinemada izlerken perdeye çıkıp o karakterleri yumruklamak istedim hem de bunu 4-5 kere istedim ve ne yalan atayım evde izleseydim kesin televizyon camına yumruk atardım öyle sinirim bozuldu filmi izlerken yani film o kadar inandırıcı o kadar gerçek kurgulanmış ki, oyuncular işlerini o kadar iyi yapmışlar ki insanın sinirinin bozulmaması imkansız, Engin Günaydın kusursuz bir oyunculuk izlettiriyor seyirciye, Nergis Öztürkte Kıskanmaktan sonra döktürmeye devam ediyor, medyada Demirkubuzun bu filmi Nuri Bilge Ceylana ithafen çektiği söylenmişti, Ceylanın Demirkubuzun hikayesini çalıp film yapmasını hiç bir zaman affetmemiştir Demirkubuz ve eskiden çok iyi iki arkadaş olan ikili o olaydan sonra kanlı bıçaklı olmuşlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder