8 Eylül 2017 Cuma

HELSİNKİ



Bu yaz iznimizde avrupada nereye gitsek diye çok düşündük, çok farklı destinasyonlar araştırdık ve Budapeşte-Prag-Viyana mı olsun yoksa İtalya kıyıları mı derken havalarında çok sıcak olmasından dolayı biraz serinlemek maksadıyla bir anda Finlandiya-Estonya-Letonya-Litvanya destinasyonunda karar kıldık. 

29 Ağustos’ta Türk Hava Yolları’nın TK1763 seferiyle Helsinki’ye hareket ettik, İstanbul’dan Helsinki 3 saat 20 dakika sürüyor, aramızda saat farkı yok ama sıcaklık farkı çok, 29 ağustosta İzmir’de hava 32 dereceyken Helsinki’de 18 dereceye indik, 14.55’te kalkan uçağımız 18.20’de Helsinki’ye indi, uçaktan indikten sonra şehir merkezindeki otelimize gitmek için havaalanından kalkan trene bindik, tren 26 dakika süren yolculuktan sonra bizi Helsinki central station’da indirdi, otelimize geçip bavulumuzu bıraktıktan sonra hemen merkeze geri döndük ve şehri keşfetmeye başladık. Uçaktan inip otele bavulları verip merkeze gidene kadar saat 20.30 olmuştu ve hava hafiften kararmaya başlamıştı, Finlandiya’nın başkenti olan Helsinki toplam 650 bin nüfusa sahip ufak bir başkent olduğu için 2 günde çok rahat gezilecek bir yerdi, sabah erkenden gezmeye başlayacaktık ama geceden sabah gezeceğimiz yerleri görmek istedik ve gideceğimiz yerlere yürüyerek gittik, hava geceleri biraz daha soğuk olduğundan ve yol yorgunluğundan dolayı kabataslak şehri gezip otelimize dönmek istedik, akşam 21’de tüm avm’ler kapanıyor, açık yer bulmak gerçekten çok zorlaşıyor Helsinki’de, nerdeyse hayat akşam 9’da bitiyor desek abartmış olmayız. sabah erkenden kalkıp Helsinki'yi keşfetmek için otelimize döndük.

30 Ağustos sabahı 8’de otelimizden çıktık ve Helsinki'yi dolaşmak için yola koyulduk, ilk hedefimiz Senato Meydanıydı, şehrin tam göbeğinde olan senato meydanına otelimizden yaklaşık 20 dakika yürüyerek ulaştık, gerçekten çok görkemli bir yapı senato binası ve turistlerinde akın yeri, senato meydanında oturduk, fotoğraf çekildik ve oranın tadını çıkardıktan sonra market meydanına doğru yol aldık, market meydanı deniz kenarında harika bir meydan ve burda ufak büfelerde kermesler yapılıyor, Helsinkililer hediyelik eşyalar, taze meyveler, balıklar ve daha bir çok şey satıyorlar burada, market meydanında balık ve kalamar yemek için mola verdik, balık bizim hamsi gibi ufak bir balıktı, kalamarda açıkçası bizim kalamarımız gibi lezzetli değildi ve üstelik pahallıydı, balıklarımızı yedikten sonra Market meydanından Uspenski katedraline doğru yürüdük, Uspenski, Helsinki'nin en güzel yapılarından biri saat 3’e kadar açık, bizde 3 olmadan gidip görelim dedik, Market meydanından yürüyerek 10 dakikada ulaşılıyor Uspenski'ye, Helsinki için gerçekten çok güzel bir yapı ama Moskova ve Petertsburg'ta o kadar fazla katedral varki Uspenski beni çok etkilemedi, Uspenskiyi de gördükten sonra arkadaşlarımızı almak için central station’a gittik, sabah 7.55 uçağıyla Helsinki'ye gelen arkadaşlarımızı karşıladıktan sonra Suomenlinna adasına gitmek için Market meydanına geri döndük, Market meydanından her 20 dakikada bir Suomenlinna adasına ufak gemiler kalkıyor.

Suomenlinna adasına 15 dakikalık bir deniz yolculuğundan sonra vardık, ada gerçekten harika ve Helsinki'ye gelen herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer, adada yaklaşık 1 saat 40 dakika gezdik, ufak bir ada ama gerçekten çok keyifli, insana huzur veriyor, adayı gezdikten sonra Helsinki'ye geri döndük ve bu sefer sabah bizim gezdiğimiz yerleri arkadaşlarımıza gezdirdik, akşam 7 gibi Helsinki'nin her yerini gezmiştik sadece bir yer kalmıştı o da Rock Church'tu. Rock Church şehir merkezinden biraz uzak olduğu için onu sona bıraktık ve saat 7’de Rock Church’ü görmek için yola koyulduk, oraya ulaştığımızda saat 7.30’du ve maalesef kilise kapanmıştı. 7’de kapandığını bilmediğimizden onu sona bırakmıştık, açıkçası orayı görmeyi çok istiyordum ve göremediğimiz için moralim bozuldu ama yapacak bir şey yoktu, Rock Church’u görememenin hüznüyle yolumuza devam ettik ve karnımızı doyurmak için Kamppi meydanına gittik. Helsinki’de çok avm var ve bu avm’lerin hepsi birbirine çok yakın, Stockman, Forum, Kamppi, Espalanade avm’leri şehrin göbeğinde ve birinden çıkıp diğerine gitmek maksimum 5 dakikanızı alıyor, biz Kamppi ve Stockmann’ı gezdik.

Sabah 8’de çıkıp akşam 10’a kadar nerdeyse hiç durmadan gezdiğimiz için açıkçası çok yorulmuştuk, bir cafede oturup sohbet ettik ve sabah erkenden Tallinn’e gideceğimiz için otelimize geçip dinlendik.

Helsinki’de kahve kültürü üst seviyede, o kadar çok kahveci var ki starbucks’un yüzüne bile bakmıyorlar diyebilirim, kahveye kahvi diyorlar ve gerçekten çok lezzetli kahveleri var, Finlandiya’nın kendine has bir mutfağı yok, fin mutfağına dair illa bir şey söylersek balık ve geyik eti diyebiliriz.

Helsinki ufak ve 1 günde gezilecek bir şehir, insanlar çok yardımsever ve çok medeniler, şu ana kadar gittiğim en kuzeydeki yer olduğu içinde ayrı bir önemi var Helsinki'nin benim için, seneye belki daha kuzeye giderek Helsinki'yi tarihe gömerim orası bilinmez ama şu çok net ki Helsinki'yi ben çok sevdim. Türkiye'ye göre tabi ki ciddi anlamda pahalı bir ülke Finlandiya, o yüzden ya ciddi bir bütçeyle gitmek gerekir ya da idareli harcama yapmak gerekir. 

Helsinki’de 2 gece geçirdikten sonra bir sonraki durağımız olan Tallinn’e gitmek için market meydanından kalkan feribota binerek 2 saat süren bir yolculuktan sonra Tallinn’e geçtik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder