2 Eylül 2012 Pazar

2012'ye Damgasını Vuracak Filmler


Bilirsiniz sinema mevsimi Eylül’de başlar ve Aralık’a kadar en kaliteli filmler teker teker vizyona girer, hatta Oscar adayı filmler genelde Kasım, Aralık aylarında vizyona girer, yani kısacası Eylül’e girdiğimiz şu günler bizim için sinema mevsiminin başladığı günler diyebiliriz, yazın sinemaya sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kimse gitmez, o yüzden iddalı filmler hep Eylül’de vizyona girmeye başlar, yazın vizyona giren iddalı film yok mu? Tabi ki var ama genelde sinema dünyasının en bereketli mevsimi sonbahar ile başlar ve sene sonuna kadar devam eder.

Ben de şimdi size 2012 kışına damgasını vuracak filmleri yazacağım, bu filmlerin bir çoğu Oscar yarışında da öne çıkan filmler olacaklar, sene sonu geldiğinde yapılacak olan 2012’nin en iyi 50, 100 filmi listelerinde de yazacağım filmlerden farklı film görme şansınız çok az.

Öncelikle 2012’ye damgasını vurmuş olan yani vizyona girmiş filmlerle başlayalım isterseniz.

The Avangers: Hollywood’un bu büyük bütçeli prodüksiyonu başta Iron man olmak üzere, Captain America, Thor, Hulk ve Black Widow olmak üzere süper kahramanların dünyayı kurtarmak için Loki’ye karşı savaşmalarını anlatan ve 2012’de şu zamana dek çıkan filmler arasında en çok ses getiren film olma özelliğini göstermesi açısından önemli, film o kadar başarılı oldu ki gişede tüm zamanların en çok gişe yapan 3.filmi oldu ve 2015’te devam filminin çekilmesine karar verildi.

Batman: The Dark Knight Rises: Christopher Nolan’ın Batman üçlemesinin son filmi tüm dünyada merakla bekleniyordu Dark Knight’tan sonra son film nasıl olacaktı ve bu efsane nasıl sonlanacaktı? Tüm dünyanın merakla beklediği final filmi Dark Knight kadar başarılı olmasa da izleyiciyi tatmin etti ve 2012 yazına damgasını vurmayı başardı, gişede ise Dark Knight’ı geçemese de tüm dünyada şu an 14.sırada ve hala gösterimi sürüyor.

Moonrise Kingdom: Wes Anderson’u ben fazla sevmesem de kendine özgü anlatımı ile büyük bir hayran kitlesi kazanmıştır, son filmi Moonrise Kingdom bu zamana kadar yaptığı filmler arasında The Royal Tennenbaums’dan sonra en iyi film bence, zaten kadrosu için bile izlenmeye değer bir film: Edward Norton, Bruce Willis, Bill Murray, Tilda Swinton, Harvey Keitel ve Frances Macdormand ile bu film de 2012’ye damgasını vuran filmlerden oldu.

Prometheus: Ridley Scott Alien ve Aliens efsanelerinden tam 26 sene sonra bu sefer filmin başlangıcına dönmeyi tercih etti ve bu filmi çekti tabi ki bir Alien ve Aliens olmasa da bu film de onlar kadar ilgi gördü ve bu türün sevenleri tarafından çok olumlu eleştiriler aldı, Ridley Scott’un türün efsane iki filminden 26 sene sonra çektiği bu devam filmi 2012’nin en iyileri arasına girmeyi başardı.

The Hunger Games: Açlık oyunları romanından sinemaya aktarılan film 2012’nin ilk büyük bütçeli filmi oldu Mart ayında vizyona girmesine rağmen büyük ses getirdi ve Jennifer Lawrence gibi bir genci Hollywood’a kazandırdı, film gişede de o kadar başarılı oldu ki ikinci ve üçüncü filmlerin çekilmesi için şimdiden harekete geçildi.

2012’ye damgasını vuran 5 filmi yazdıktan sonra şimdi de damgasını vuracak filmlere geçelim, henüz vizyona girmemiş bu filmler gerek büyük produksiyonlarıyla gerekse usta yönetmenleri ve iddalı kadrolarıyla 2012 sonbaharında sinemaseverleri heyecanlandıran filmler.

Brave: Pixar’ın bu seneki bombası olan Brave animasyon anlamında kısır bir sene geçirdiğimizi göz önüne alırsak, bu senenin en iyi animasyon Oscarı için iddalı bir film, anime severlerin de merakla beklediği bu film 7 Eylül’de Türkiye sinemalarına girecek.

The Place Beyond the Pines: Ryan Gosling’i geçen sene Drive filminde canlandırdığı karakterden sonra bu sefer de bir motorsiklet sürücüsü olarak izleyeceğiz, Bradley Cooper, Eva Mendes ve Ray Liotta’nın da oynadığı bu film Drive gibi kült olmaya aday bir film.

Promised Land: Matt Damon’un senaryosunu yazıp oynadığı filmde Damon’a Frances Macdormand ve Hal Halbrook eşlik ediyor, Gus Van Sant’ın yönettiği film drama severleri tatmin edecek bir drama filmi.

Trouble With the Curve: Clint Eastwood’un Amy Adams ve Justin Timberlake ile başrollerini paylaştığı filmde bir beyzbol koçunun ve ailesinin dramını anlatılıyor, Amy Adams’ın Eastwood’un kızını canlandırdığı film bu senenin sağlam dramalarından.

Silver Linings Playbook: Başta Robert de Niro olmak üzere, Bradley Cooper, Julia Styles, Jennifer Lawrence ve Chris Tucker’ın oynadığı filmde herşeyini kaybetmiş bir adamın tekrar hayata tutunma ve eski eşini kazanma çabasını ve bu aşamada ortaya çıkan gizemli bir kadının ona yardım etmesiyle ortaya çıkan dramatik ama eğlenceli hikayeyi izleyeceğiz.

Killing Them Softly: Brad Pitt’in adeta tek başına şov yaptığı bir film, bir infazcıyı canlandıran Pitt filmde bol bol adam öldürüyor, adeta katliam yapıyor ve inanılmaz bir oyunculuk sergiliyor.

Flight: Son filminde bir treni kurtaran Denzel Washington bu sefer bir uçağı kurtarmaya çalışacak, aksiyon filmlerinin en önemli oyuncularından Washington’a Don Cheadle ve Melissa Leo eşlik ediyor, 2012’nin sağlam aksiyonlarından olacak bu film.

Django Unchained: Bu senenin en çok beklenen filmlerinden biri de sinemanın aykırı adamı Tarantino’nun filmi Django, Jamie Foxx, Leo Caprio, Samuel L,Jackson, Chrıstopher Waltz ve Jonah Hill’li sağlam kadrosuyla western filmlerine yeni bir soluk getirecek.

Cloud Atlas: Matrix gibi sinema dünyasına damga vuran bir film çektikten sonra kayıplara karışan Wachowski kardeşlerin bu filmi Matrix kadar olmasada çok iddalı bir yapıt, Tom Hanks, Halle Berry, Hugo Weaving, Hugh Grant, Susan Sarandon’lu kadrosuyla zaten iddalı olan filmde geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe 6 farklı hikaye içeren ve farklı hayatların birbirini zincirleme etkilemesiyle ilginç bir hal alan çok sağlam bir bilimkurgu.

The Hobbit: An Unexpected Journey: Lord of the Rings hayranlarının merakla beklediği film, 2012’nin en iddalı yapımlarından biri, Yüzüklerin Efendisi efsanesinden tam 9 sene sonra Peter Jackson bu sefer Hobbitlerin hikayesini beyaz perdeye taşıyor.

Argo: Oyuncu kişiliğiyle tanıdığımız Ben Affleck’in iyiden iyiye yönetmenlik koltuğuna ısınmış olduğunu gösteren bir film bu, çektiği ilk iki filmde gayet olumlu eleştiriler alan Affleck, bu filmde adeta yönetmenlik kariyerinde ne kadar iddalı olduğunu kanıtlıyor, İran devrimi sırasında kaçan 6 Amerika’lının kurtarılma operasyonunu anlatan film, gerçek hikayeye dayanıyor, Affleck hem yönetiyor hem oynuyor ona filmde eşlik edenler ise Alan Arkin, John Goodman ve Clea Duvall.

Amour: Haneke ustanın 2012’ye damgasını vuran ve Cannes film festivalinde altın palmiye’yi kazanan filmini merakla bekleyenler arasında ben de varım, Haneke sinemasının müptelası çoktur, son filmi Das Weisse Band ile yine Cannes’ı kazanan ama en iyi yabancı oscarını alamayan Haneke Amour ile en iyi yabancı oscarına da göz kırpıyor.

Zero Dark Thirty: Oscar ödüllü tek kadın yönetmen Kathyrn Bigelow’un çektiği ve Usame Bin Laden’in yakalanış öyküsünü anlatan çarpıcı bir film.

The Impossible: 2004’te Tayland’ı vuran tsunamiyi konu alan film, tsunami’de çocuklarını kaybeden bir çiftin hikayesini anlatıyor, başrollerde Ewan Mcgregor ve Naomi Watts’ın oynadığı film 2012’nin sağlam dramlarından.

Anna Karenina: 19.yüzyıl Rusya’sının üst sınıf ortamında geçen ve aristokrat Anna Karenina ile kont Vronsky’nin ilişkisini anlatan filmin kadrosu çok sağlam: Keira Knightley, Jude Law, Emily Watson, Aaron Johnson ve Kelly Macdonald’ın oynadığı film tarihi filmlerden hoşlananlar için izlenmesi gereken bir yapım.

Life of Pi: Ang Lee’nin son filmi olan Life of Pi’de Pi adlı hayvanat bahçesi bakıcısının inanılmaz hikayesi anlatılıyor, 2012’nın belkide en farklı, en heyecanlı filmi olmaya aday olan yapım da çok farklı bir hikaye izletecek Ang Lee izleyenlere.


Lawless: Büyük buhran döneminde geçen filmde üç iskanyar işçi kaçakçısı kardeşin Amerikan rüyası için mücadelelerini anlatıyor, Tom Hardy, Shia Labeouf , Guy Pearce ve Jessica Chestain’in oynadığı film 2012’nin sağlam filmlerinden.

Seven Psychopaths:2012’nin en komik filmlerinden biri olan bu film komedi severler tarafından heyecanla bekleniyor, kadrosunda Colin Farrell, Woody Harrelson, Chrıstopher Walken, Sam Rockwell, Abbie Cornish ve Olga Kurylenko gibi sağlam oyuncular var.

Won’t Back Down: Başrollerinde Viola Davis ve Maggie Gyllenhaal’ın oynadığı ve çocuklarının eğitim hayatı için mücadele eden iki annenin hikayesini anlatan film, oyunculuk yanı ağır basan, güzel bir başarı hikayesini anlatıyor.

Hyde Park on Hudson: İngiliz kral ve kraliçesinin Amerikan başkanı Franklin Roosevelt’i ziyaretini başkanın kuzeninin gözünden anlatan film tarihi filmleri sevenler için bu senenin kaliteli yapımlarından.

Les Miserables: Victor Hugo’nun efsane romanından sinemaya aktarılan hikayede 19.yy Fransa’sında şartlı tahliyeyle hapishaneden çıkmış bir mahkumun yeni bir hayat kurmaya çalışmasını konu alır. Bir çok kez sinemaya aktarılan bu ünlü romanı bu sefer oscar ödüllü yönetmen Tom Hooper ele alıyor, oyuncu kadrosuda çok iyi olan filmde başrollerde Anne Hathaway, Hugh Jackman, Sacha Baron Cohen ve Russel Crowe olmak üzere Helena Bonham Carter ve Amanda Seyfried oynuyor.

To the Wonder: Usta yönetmen Terrence Malick’in son filmi, Malick’in her çektiği filmden sonra en az 5 sene film çekmeme kuralını da çöpe attığı film olarak Malick sinematografisinde ayrı bir önem taşıyor, Rachel Mcadams, Ben Affleck ve Javier Bardem’in oynadığı film bir adamın kendi biten evliliği sonrası avrupalı bir kadınla başlayan aşkını konu alan romantik bir dramı anlatıyor.

The Master: Paul Thomas Anderson yeni nesil sinemanın dahi çocuğu olarak tüm dünyada kendine sağlam bir kitle edindi, Anderson’un bu son filmini de heyecanla bekliyor başta Amerika olmak üzere tüm dünya, Amy adams, P.S Hoffmann, Laura Dern ve Joaquin Phoenix(sinemayı bıraktıktan 4 sene sonra sinemaya tekrar dönüyor) in oynadığı film 2.dünya savaşı sonrası Amerikasında geçen ve savaştan eve dönen ve geleceği belirsin bir deniz subayının hikayesini anlatıyor.

Lincoln: 2012’nin en çok beklenen ve Oscar’ın en büyük favorisi olan filmi Lincoln, usta yönetmen Steven Spielberg’in yönettiği başta Daniel Day Lewis ve Joseph Gordon Levitt olmak üzere Tommy Lee Jones, Sally Field, John Hawkes, ‘in oynadığı film adından da anlaşılacağı gibi Amerika’nın efsane başkanı Abraham Lincoln’un hayatını anlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder