Girit'e gitmeyi Çağan Irmak'ın "Dedemin İnsanları" filmi biter bitmez kafama koymuştum, kültürü bize çok benzese de ve internetten çok şey okusam da bir yer hakkında tam bilgi sahibi olmak için oraya gitmek tek şart diye düşünüyorum ve bu planımı gerçekleştirdim, az önce Girit'ten ayrılıp Rodos'a geçmek icin uçağa bindik, ben de uçakta 1 saat boyunca sizlere Girit izlenimlerimi yazmak istedim.
Atina'da başladı Yunanistan yolculuğumuz Atina hakkında izlenimlerimi yazmıştım, Atina'da 1 gece kaldıktan sonra Sky Express'in 40 kişilik küçük uçağıyla Girit'e geçtik, Atina-Girit arası uçakla 1 saat, feribotla 8 saat sürüyor, Girit havaalanı denize sıfır çok ufak ve şirin bir havalimanı indikten sonra dışarıda otobüslerle merkeze gidiyorsunuz, Girit'in merkezi İraklio ama eğer Girit'in tadını çıkarmak istiyorsanız Hanya'ya gitmelisiniz, İraklio hem kalabalık hem de Hanya'ya göre daha kirli, Girit 4 şehirden oluşuyor: merkez İraklio, Retimno, Hanya ve Nikolaos. Uçaktan inince belediye otobüsüyle otogar'a gittik oradan Hanya otobüsüne bindik, Hanya İraklio'ya 2 saat uzaklıkta harika bir şehir, hatta dilimizdeki görürsün Hanya'yı Konya'yı da lafı oradan gelmektedir. 3 gece kaldık Hanya'da gerçekten çok güzel bir tatil oldu, 3 gece yetmedi diyebilirim 4 gece Hanya için ideal aslında, 4 gece kalırsanız tamamen tadını çıkarabilirsiniz diye düşünüyorum. Hanya'da kaldığımız otel hotel Ranieris harika bir otel, manzarası muhteşem, sahipleri inanılmaz iyi insanlar, Hanya'da gezmek için yapılacak tek şey araba kiralamak, tüm turistler de oyle yapıyor zaten, şu an sezon olmadığı için araba kiraları ucuz biz 2 gün için 100 euro'ya anlaştık üstelik arabayı da havaalanında bıraktık, 2 günde arabayla tüm Hanya'yı keşfettik ama bir gün daha olsaydı bir kaç yere daha gidilirdi.
Gece otele 23.30'da geldik dolayısıyla o gece bir yere çıkamadık ama sabah erkenden araba kiralayarak gezmeye başladık.
İlk gun Almirida diye bir sahil köyüne gittik, plajı harika tavernaları meşhur bir kasaba, deniz gerçekten mükemmeldi hafif rüzgar estiği için biraz soğuktu ama tertemizdi, tavernalar ise kıyıda sıralanmış, istediğinize girebilirsiniz, biz bir arkadaşımızın tavsiyesiyle Psaros'a girdik levrek yedik onun dışında Girit salatası ve Girit'in yerel rakısı olan Çikudya'yı denedik, Çikudya yemek sonrasi digestive olarak getiriliyor ve inanılmaz sert bir içki tüm vücudu yakıyor, boğma rakı içinde hiç katkı maddesi yok evlerde yapılıyor.
Almirida'dan çıktıktan sonra otele geldik üstümüzü değiştirip Hanya merkeze indik, Old Town dedikleri denize sıfır cafelerin sıralandığı çok güzel bir yer yapmışlar, ambiyansi harika bir yer cafelerde calışanlar son derece misafirperverler. Waffle yemenizi tavsiye ederim gerçekten mükemmel yapıyorlar waffle'ı.
İlk gun boyle bitti ikinci gün otel resepsiyonistinin tavsiyesi uzerine Balos diye bir plaja gittik otele yaklaşık 45 dakika uzaklıkta ama inanilmaz bir yer, tam bir doğa harikasi Balos.
Belirli bir yerden sonra bir patikaya giriyorsunuz ve tam 20 dakika tırmanıyorsunuz arabayla, yanınız uçurum, düşerseniz 500 metre yuvarlanıp denize gidersiniz, sık sık durarak fotoğraf çektik öyle inanılmaz bir manzara ki aşık olmamak elde değil, 20 dakikalık tırmanıştan sonra arabayı bir yerde bırakıp bu sefer 20 dakikalik bir yürüyüşe başladık ve indiğimizde gördüğümüz manzara ile ağzımız açık kaldı, böyle bir güzellik dünyanın hiç bir yerinde yok diyebilirim, mavi ve yeşil bir bütün olmuş, deniz kumsal iç içe muhteşem bir doğa manzarası karşınıza çıkıyor. Fotoğraf çekmekten doğru dürüst yüzemedim desem yeridir, Demem o ki eğer bir gün Girit'e gidecekseniz BALOS'a muhakkak gidin.
Balos'tan kolay kolay ayrılamadım ama gitmemiz gerekiyordu ve 20 dakikada indiğimiz yeri 45 dakikada çıkabildik adeta climbing yapık, Balos'tan çıkınca Kalo Stalos'a böreki yemeye gittik, Girit'in yerel lezzetlerinden biri de böreki ve cidden çok lezzetli kesinlikle denemelisiniz, böreki yedikten sonra son gecemizi geçirmek icin Hanya merkezde tavernalar caddesine gittik orada da aynı Almirida da olduğu gibi tavernalar kıyıya sıralanmışş ama orada gideceğiniz tek taverna AKROGİALİ olmalı, saat 23.30'a geliyordu biz mekana girdiğimizde ve bomboştu belki de sahibi kapamak üzereydi, Türkiye'de olsa kapalıyız derlerdi ama orada bizi çok iyi karşıladılar, sahibi inanilmaz iyi ve misafirperver birisi, Türk olduğumuzu öğrenince daha da ilgilendi açıkçası getirdigi salatalar inanilmazdi ben ki salata manyaği birisiyim o salataları ömrü hayatımda unutamayacağım, salatadan sonra midye istedik, yunan midyesi bizim midyeden çok farklıymış, tad olarak da maalesef cok daha güzeldi, şarap ve pesto ile terbiye ederek sunuluyor ve gerçekten çok lezzetli, midyeden sonra balıklarımız geldi, balıklar her daim taze ve Akrogiali'nin özel soslarıyla çok daha lezzetli oluyor. Balıkla beraber Uzo içtik, uzo bizim rakıya göre çok hafif evet güzel ama Türk rakısını hiçbişeye değişmem açıkcası, balıklar bittikten sonra kendi ikramı olan tatlıları getirdi mekanin sahibi Yorgo, o kadar güzeldi ki tatlı tarifini isteyecektim, tatlılar bittikten sonra Psaros'da da ikram edilen Çikudya geldi, meğerse Girit'te her yemekten sonra ikram olarak getirilirmiş, ilk başta istemedik çünkü Psaros'daki cok acıydı ama Yorgo'nunn ısrarlarıyla içtim bu sefer hic acı gelmedi ve cidden hazmı kolaylaştırması açısından gayet yararlı bir içki diyebilirim, Girit rakısı olarak da biliniyor ve sadece evlerde yapıliyor.
Girit'te 2 günde elimizden geldiğince gezdik, sezon olmadığı için kalabalık değildi ve bu işimize geldi, rahatça gezebildik, eğer Çeşme ve Bodrum'dan sıkıldıysanız ve çok daha ucuza tatil yapmak istiyorsanız Girit'e muhakkak gidin derim, bu arada kim Türk olduğumuzu öğrendiyse çok sıcak davranı yani Türk düşmanlığı diye bir şey de palavraymış onu anladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder