16 Haziran 2012 Cumartesi

3 Kupa Tek Şampiyon: BEŞİKTAŞ


Basketbolda sezon başlamadan önce başta Anadolu Efes olmak üzere Galatasaray ve Fenerbahçe kadrolarını kurmuş ve sezona şampiyonluk parolasıyla başlamışlardı hatta bu 3 takıma Banvit’i de ekleyebiliriz. Beşiktaş ise cola-turka’nın sponsorluğunun bitmesiyle sponsorsuz kalmış ve yeni sponsor da bulamayınca küçülme kararı almıştı, oysa 2011’in ocak ayında göreve getirilen Ergin Ataman'a bir sonraki sezon için büyük bir bütçe sözü verilmişti fakat sponsor bulunamamasıyla birlikte bırakın büyük bir bütçe ve şampiyonluk kadrosu kurmayı küme düşmemek bile iyidir diye konuşulmaya başlanmıştı sezon başında, bütün bu olumsuzlukların üstüne Serhat Çetin, Cüneyt Erden ve Bekir Yarangüme Beşiktaş klubüne yakışmayan bir davranışla yaz boyunca klüpte antremana çıkmaya zorlanmışlardır. Bu durumdan artık Ergin Ataman da şikayetçi duruma gelmiş ve bana verilen sözler tutulmadı diyerek takım aramaya başlamıştı, yani klüp dağılmak üzereydi, derken Milangaz yani başkan Yıldırım Demirörenin şirketinin takıma sponsor olması ve lock-out nedeniyle ara verilen Nba’in en iyi 3 guardından biri olan Deron Williams’ın kadroya katılmasıyla bir anda tüm o olumsuz hava dağılmıştı, Deron ile başlayan transferler Hawkings ve Erceg’in alınması ve bir önceki sezonun en iyisi Kemp’in de kadroda tutulmasıyla güçlü bir kadro oluşturmaya doğru giderken transfer için çok geç kalınması nedeniyle yerli rotasyonunda maalesef kadro çok zayıf kalmıştı, Mehmet Yağmur, Can Akın, Serhat Çetin, Barış Hersek, Adem Ören(sene boyunca toplam 20 dakika oynamamıştır) ve alt yapıdan çıkan Kartal Özmızrak ile yerli rotasyonu kuruldu bu kadroya Erwin Dudley(Ersin Dağlı) da katılarak yerli rotasyonu şekillendirildi.

Lock-out nedeniyle gelen Deron Williams’ın yanında Semih Erden de kadroya katıldı ve böylece sponsor yokken sadece Serhat Çetin'in olduğu takım Milangaz’ın sponsorluğu ile kurulmuş oldu. Deron williams ve Semih Erden’in liderliğinde kurulan takım gerçekten iyiydi ama eğer lock-out biter ve bu iki oyuncu giderse ne olacaktı? İşte bunun cevabı belli değildi, Ergin Ataman bile b planı yapmadık eğer lokc-out biterse oturup konuşuruz demişti ama lock-out bittiğinde sezon ortası olacaktı ve iyi bir yabancı bulmak çok zor olacaktı ama herkes Deron’un büyüsüne kapılmıştı ve sonrası çok da önemli değildi açıkçası, herkes lock-out bitmesin diye dua ediyordu ve Deron'lu harika bir takım izliyordu.

Deron Williams’ın gelmesiyle hedefler de büyümüştü tabi, lig şampiyonluğu ve avrupada 2.kupa olan Uleb cup’ta da şampiyonluk takımın ilk hedefi olmuştu, kadro dardı ama Deron takıma çok çabuk uyum sağlamıştı ve takım onunla bir başka oynuyordu, herşey güzel başlamışken Uleb cup elemesinde Dexia Mons’a elenerek ilk şoku yaşarken takım, tüm tepkiler koç Ataman’a geliyordu hatta tepkiler o kadar ağıır oluyordu ki Ataman da cevap vermek zorunda kalıyordu.

Uleb cup’tan elenen takım 3.kupa da mücadele etmeye devam edecekti, 2.kupaya oranla çok daha kolay olan bu kupada hedef kesinlikle şampiyonluk olarak belirleniyor ve takım grup mücadelelerini 10 galibiyet ile kapatıyordu, ligde ise maalesef yerli rotasyonunun darlığı nedeniyle sıkıntı yaşanıyordu, 4 numarada yaşanan sıkıntı nedeniyle bir yabancı daha alınması gündeme geliyordu ve yine bir spektaküler transfer yapılarak Lakers’ın 4 numarası Lamar Odom ile anlaşma sağlanıyordu, Lamar’ın uçağa binip Türkiye'ye geleceği gün ise ani bir kararla Lock-out sona eriyor ve takımın bel kemiği Deron Williams ve Semih Erden takımdan ayrılıyordu, işte bu durumda B planı olmayan takımın ne yapacağı konuşulurken tüm medya bu takımın küme düşeceği kanısında uzlaşıyordu, Milangaz’ın sahibi Erdoğan Demirören'in bütçeyi arttırıp Ergin Ataman'a alabileceğiniz en iyi guard ve pivotu alın demesiyle sezon ortasında bir Deron Williams olmasada avrupada gayet kariyerli olan Carlos Arroyo guard olarak takıma transfer ediliyordu, pivot olarak da Semih Erden'den çok daha iyi olan Pops Mensah Bonsu kadroya dahil ediliyordu, B planı olmayan takım lock-out'un bitmesinin hemen ardından sezon ortasında bu kadar iyi iki oyuncu alınca, küme düşer kesin denilen takım tekrar şampiyonluk adayı yapılıyordu.
Derken Türkiye kupası 8'li finalleri maçları başlıyor ve bir önceki sene final oynayan takımdan bu sene şampiyonluk bekleniyordu, fakat şok bir haberle Can akın'ın sakatlanması ve sezonu kapamasıyla zaten dar olan rotasyon iyice daralıyor ve şampiyonluk başka bir bahara kalldı sesleri yükselmeye başlıyordu, takım Türkiye kupasında Serhat Çetin'in efsane oyunuyla yarı finalde Galatasaray, finalde Banvit'i yenip kupayı kazanıyor ve ilk kupa geliyordu, o dar rotasyona rağmen 3 günde oynanan 3 tane zor maç ve kazanılan şampiyonluk takımın kendine olan güvenini arttırıyor ve Eurochallange şampiyonluğu için takım daha çok kenetleniyordu, Eurochallange'da ilk grupta 10 galibiyet alan takım ikinci grupta Fuenlabrada'dan alınan 2 mağlubiyete rağmen 4 galibiyetle 2.olarak gruptan çıkılıyor ve final-four için son engelde kupanın diğer favorisi Artland Dragons ile eşleşiliyordu, takımın o ara formsuz olması ve Arroyo'nun yeni sakatlıktan çıkmasından dolayı Dragons maçlarında çoğu kişi ümitsizliğe kapılsa da Bonsu, Erceg ve Hawkings'in harika oyunlarıyla Dragons 2 maçta da yenilerek şampiyonluk için bir engel daha aşılıyor ve final 4’a kalınıyordu.

Final four'un ilk maçında ev sahibi Macar ekibi Olaj ile eşleşiliyor ve kağıt üstünde favori olan takım Beşiktaş olsada maç inanılmaz zor geçiyor ve son dakikada gelen galibiyet ile Eurochallange kupasında finale çıkıyordu takım, finalde ise rakip turnuvanın diğer favorisi Fransız Elan Chalon oluyordu, harika üçlük yüzdesi olan rakibe karşı ilk 3 periyot süper oynayan takım son periyot gevşeyince rakip farkı kapatıyor ama yine son 1 dakikadaki performansla Elan Chalon yenilerek 2.şampiyonluk da geliyordu üstelik avrupada Efes Pilsen'den sonra kazanılan ilk kupa olarak tarihe geçiyordu takım.

Önce Türkiye kupası ardından Eurochallange’ın kazanılmasıyla artık tek hedef kalmıştı o da Türkiye şampiyonluğu, takım ligi 4.bitirdiği için 5.olan Fenerbahçe ile eşleşti ev sahibi avantajı olmasına rağmen kadro olarak Fenerbahçe çok daha geniş ve güçlü bir kadroya sahipti ve Fenerbahçe elense bile yarı finalde 1.galatasaray ile karşılaşacaktı takım üstelik saha avantajı da Galatasaray'da olacaktı, bu zor kuradan dolayı lig şampiyonluğu pek olası gözükmüyordu ama Ergin Ataman her defasında hedeflerinin 3.kupayı da kazanmak olduğunu yineliyordu. çeyrek finalde Fenerbahçe'ye karşı ilk maçta kazanılan mucize galibiyet(Arroyo’nun orta sahadan attığı son saniye üçlüğü ve maçı uzaması sonrası gelen galibiyet) şampiyonluğa olan inancı daha da arttırıyordu, Fenerbahçe'yle deplasmanda oynanan 2.maçta da takım harika oynuyor ve kazanarak seiyi 2-0 ile geçiyor adını yarı finale yazdırıyordu.

Rakip bu sefer Galatasaray'dı yani ligin favorisi, kadro olarak çok daha güçlülerdi saha avantajı da onlardaydı, ilk maçta büyük farktan geri gelen takım Arroyo’nun son saniye üçlüğünün potadan çıkmasıyla maçı kaybediyor ama Galatasaray’a karşı da kıran kırana mücadele edeceğini gösteriyordu, 2.maçta ise daha kontrollü oynayan takım bu maçın kaybedilmesiyle serinin biteceğinin farkında olup harika bir oyunla maçı alıyor ve saha avantajını da eline geçiriyordu, 3.maç için Akatlardan Sinan Erdem’e taşınıyordu takım, çünkü Fener serisinde Akatlar taraftara yetmemiş içerdeki taraftardan daha fazlası dışarda kalmıştı, Galatasaray serisinin Sinan Erdem'e taşınmasıyla 15 bin taraftar önünde takım 3.maçı kazanıyor ve seride 2-1 öne geçiyordu, serinin 4.maçı yine Sinan erdemde oynanıyor ve 15 bin kişilik Sinan Erdem'in dolması bir yana dışarda da 5 bin kişi kalıyordu, taraftarda takıma artık inanıyor ve şampiyonluk için tam destek veriyordu 4.maç en zor maç olacak diye düşünülürken taraftarın inanılmaz desteğiyle en kolay maç oluyordu ve favori Galatasaray'ı 84-73 yenen Beşiktaş finale çıkıyordu.

Finalde rakip Anadolu Efes olmuştu, bu maçları oynamaya çok alışık bir takım olan Anadolu Efes yarı finalde Banvit'i eleyerek finale gelmişti, çeyrek final ve yarı finalde favoriler hep Beşiktaş'ın rakipleriydi ama finalde şemsiye tersine dönmüştü çünkü takım inanılmaz bir hava yakalamıştı ve buraya kadar gelmişken bırakmaya hiç niyeti yoktu, Anadolu Efes'in kadrosu çok geniş ve Beşiktaş'a göre çok daha güçlüydü, saha avantajı da onlardaydı ama bu takım taraftarının da gücüyle şampiyonluğu istiyordu, başta Ergin Ataman olmak üzere Arroyo, Hawkings, Erceg, Pops ve takımın yerlileri şampiyonluğu çok istiyorlardı, finalin ilk iki maçı Anadolu Efes'in sahasında oynandı ve Beşiktaş iki maçta da rakibi sahadan silerek harika oyunlarla maçları kazanarak seriyi 2-0 yaptı bundan sonraki 2 maç Beşiktaş'ın sahasında oynanacaktı ve herkes 4-0 ile serinin biteceğini düşünüyordu fakat Anadolu Efes seriyi bırakmadı ve 3.maçı hakemlerin de desteğiyle 2-1’e getirdi 4.maç ise hakemlere rağmen Beşiktaş'ın oldu ve 3-1 ile Anadolu Efes'in sahasına geçildi 5.maçta yine hakemler ön plandaydı ve sanki kaybedilen ilk maçın bir kopyası oynanıyordu, son saniyede tüm defansın uyuması sonucu Doğuş'un attığı basketle kazanan Anadolu Efes seiyi 3-2 ye getirerek şampiyonluğu bende istiyorum mesajını veriyordu 6.maç yine Beşiktaş'ın sahasında oynanacaktı ve herkes şampiyonluk kutlamak için Abdi İpekçi'yi doldurmuştu, tüm taraftar 40 dakika susmadı Arroyo’nun Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarındaki efsane oyunu bu maçta da devam etti ve Beşiktaş maçı 80-76 alarak tam 37 sene sonra 2.şampiyonluğunu kazandı.

Ergin Ataman sezon başındaki o kötü durumda takımı ayakta tutmasını başardı. Gerçi ortada takım bile yoktu ama o kolayı seçip ayrılmadı, sponsor bulundu ve tamamen yerinde transferlerle kısıtlı bir kadro kuruldu, Türkiye kupası tarihte ilk defa kazanıldı, Avrupada kupa kazanıldı ve bu ikisinden çok daha önemli olan kupa yani TÜRKİYE ŞAMPİYONLUĞU kazanıldı, Deron Williams'ın gitmesiyle bu takım küme düşer denilirken bu takım Ergin Ataman'ın liderliğinde katıldığı 3 kupayı da kazanarak, inanılması çok güç olan birşeyi gerçekleştirdiler ve TARİHE GEÇTİLER.


2012-2012 BASKETBOL SEZONU TÜRKİYE TARİHİNİN EN UNUTULMAZ BASKETBOL SEZONU OLARAK TARİHE GEÇTİ, BİR SÜRÜ OLUMSUZLUKLA BOĞUŞAN BEŞİKTAŞ ÖNCE TÜRKİYE KUPASI SONRA AVRUPA ŞAMPİYONU OLDU VE SON OLARAK DA 4 TAKIMIN FAVORİ GÖSTERİLDİĞİ KENDİ ADININ ANILMADIĞI TÜRKİYE LİGİNDE ŞAMPİYON OLARAK 3 KUPA KAZANDI, BU 3 KUPAYI KAZANAN BEŞİKTAŞ BASKETBOL TARİHİNE GEÇTİ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder