Malumunuz Charlie Hebdo olayından sonra iki gün önce bir markette rehine olayı yaşanmıştı ben de twitterda en iyi 10 rehine filmini yazmıştım, gelen istek üzerine o 10 filmi sizlerle de paylaşmak istedim
1-Dog Day Afternoon-1975: Başrolde Al Pacino ve o zamanlar Meryl Streep’in nişanlısı olan ve şu an yaşasaydı en az Al Pacino kadar efsane olacak John Cazale, bir banka soygununu ellerine yüzlerine bulaştırmaları ve olayın büyüyüp ulusal bir şova dönüşmesini izliyoruz.
Bazı filmler vardır ne kadar izlersen izle sıkılmazsın, bu filmde benim için öyle bir film, 1976 oscarlarında en iyi orjinal senaryo oscarını da kazanan film usta yönetmen Sidney Lumet’in yönetmenliğiyle daha da efsaneleşiyor.
2-Munich-2005: Steven Spielberg’in yönettiği ve tamamen gerçek bir olaydan ele alınarak çekilen bu film 1972 olimpiyatlarında kara eylül adlı örgütün İsrail’li 11 olimpiyat sporcusunu kaçırması ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor.
Tamamen gerçek bir olay olduğu için ve bu olayı çok başarılı anlattığı için en iyi rehine filmlerinin arasına giren Münih, 164 dakikalık uzun sayılabilecek süresine rağmen izleyiciyi devamlı yükselen heyecanıyla hiç sıkmıyor.
3-Die Hard-1988: 1988 senesinde çekilen ve bir efsane olan Die Hard o kadar büyük bir gişe yaptı ki ardından tam 4 devam serisi daha çekildi. Bruce Willis’in Bruce Willis olmasında en önemli pay bu filmindir, aksiyon sinemasının en önemli oyuncularından Bruce Willis’in efsane oyunculuğuyla ve asla düşmeyen temposuyla harika bir rehine filmidir Die Hard, e zaten başta da dediğim gibi o kadar çok beğenilmiştir ki devam serileri gelmiştir bu kült filmin.
4-Argo-2012: Ben Affleck oyunculuğu yıllarca tartışılan seveni kadar nefret edeni de çok olan bir oyuncuyken aniden yönetmenlğe geçmiş ve 2007’de Gone Baby Gone filmiyle baya övgü almıştı, ardından The Town’u çekerek yönetmenliğini biraz daha iyi seviyeye çekti ve ikinci filminde de oyunculuk kariyeri boyunca almadığı kadar olumlu eleştiri aldı, çektiği iki filmde de çok olumlu eleştiriler alan Affleck 3.filmi olarak Argo’yu çekti. Argo o kadar başarılı oldu ki 2013 oscarlarında en iyi film olmak üzere 3 oscar kazandı. açık konuşmak gerekirse Argo gerçekten çok iyi bir film, çok az filmde gerilen ben Argo’yu izlediğimde baya bir kendimi kaptırıp gerilmiştim.
Gerçek bir hikayeden konusu alan Argo, İran devrimi sonrası Amerikan konsolosluğunda çalışan vatandaşları kurtarmayı konu alıyor ve 2 saat boyunca izleyenlere bol gerilimli bir film izletiyor.
5-Man on Fire-2004: Aksiyon filmlerinin en iyi oyuncularından biri olan Denzel Washington’un izleyenleri 146 dakika boyunca koltuğunda büyülediği, aksiyonsa aksiyon, gerilimse gerilim tabiri caizse kendini soluksuz izlettiren bir film.
Eğer Meksika’ya sempatiniz varsa bu filmden sonra nefret edeceksiniz onu da belirtmeden geçmeyeyim.
6-A Perfect World-1993: Clint Eastwood’un hem yönetip hem oynadığı ona usta oyuncu Kevin Costner’ın eşlik ettiği ve aksiyon filmlerinin aksine izleyenlerin gözlerini nemlendiren harika bir film.
Bu filmi izledikten sonra soundtrackini de 1 hafta boyunca dinleyeceğinizi belirteyim, filmi de muhtemelen ikinci hatta üçüncü kez izleyeceksiniz, kısacası A Perfect World insana dokunup geçen ve beyninde yer ettiren bir film.
7-Swordfish-2001: John Travolta, Hugh Jackman, Don Cheadle ve onlara tüm seksiliğiyle eşlik eden Halle Berry, bu kadrodan kötü bir film çıkma ihtimali zaten yok.
Hapisten yeni çıkmış usta bir hackerin Cia ile ortaklığı ile büyük miktarda bir parayı yönetmesini anlatan film, hiç düşmeyen temposu ve castingiyle en iyi rehine filmlerine girmeyi başarıyor.
8-Collateral-2004: Tom Cruise’un karşımıza kötü adam olarak çıkması ile bile ezberleri bozan bu film, Tom Cruise’un belki de en iyi oyunculuklarından birini sergilediği Jamie Foxx’un da ona harika oyunculuğuyla eşlik ettiği aksiyon filmlerinin usta yönetmeni Michael Mann’in çektiği temposuyla izleyenleri hiç sıkmayan harika bir film.
9-Phone Booth-2002: Size bir filmin hemen hemen tamamının bir telefon kulübesinde geçtiğini ve 81 dakika boyunca bir telefon kulübesi izlemenize rağmen asla sıkılmayacağınızı hatta tam tersi ne çabuk bitti diye üzüleceğinizi söylesem inanmazsınız ama bu film tam yazdıklarım gibi bir film, bir telefon kulübesi içinde her dakika artan temposuyla ve ilginç senaryosuyla izleyeni koltuğuna çivileyen başrolde Colin Farrell’in oynadığı oldukça başarılı bir film
10-Hostage-2005: Bruce Willis’in oynadığı ve adının hakkını veren bir rehine hikayesi, kariyerinde çuvalladığı için ailesinden uzaklaşarak Los Angeles dışına çıkan Jeff Talley’in hiç beklenmedik bir sırada bir olayın ortasında kalması ve olayın büyüyerek ailesini de içine alması sonucu içinden çıkılamayacak bir hale dönüşmesini anlatan, Willis’in döktürdüğü harika bir aksiyon.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder