Akademi ödülleri her ne kadar sinema dünyasının en prestijli ödülleri olarak kabul edilselerde ki ben de öyle kabul ediyorum her ne kadar en objektif en realist ödüller olsa da akademi de arasıra haksızlık yapmıştır filmlere az da olsa bazı seneler hak etmeyen filmler kazanmıştır ben bu yazımda hangi senelerde hangi filmlerin alması gerektiğini sizlerle paylaşacağım.
1936: Akademinin ilk hatası 1936 da başladı maalesef bu sene oscarı hak eden ve herkes tarafından da alacağı düşünülen film Mr.Deeds Goes to Town du Frank Capranın bu harika filmi ki türkiyede de bu film çevrilmiştir çarıklı milyoner olarak ve rahmetli Kemal Sunal oynamıştır oscarı alamamış onun yerine müzikal bir film olan The Great Ziegfeld almıştır en iyi film oscarını.
1944: Bu sene de yine bir haksızlık yapılmıştır ve Billy Wilderin belkide türünün açık ara en iyi filmi olan Double Indemnity si oscarı yine bir müzikal olan Going My Way e kaptırmıştır.
1946: Aslında bu sene iki büyük favori kapıştı en iyi film oscarı için hangisi alsa diğeri çok üzülecekti bir yanda William Wylerın dev kadrosuyla ve müthiş hikayesiyle dikkati çeken filmi The Best Years of Our Lives diğer yanda ise Frank Capranın inanılmaz güzel hikayesiyle ve usta oyuncu James Stewartın harika performansıyla It is a Wonderful Life bu iki muhteşem filmin yarışında kazanan The Best Years of Our Lives olmuştur ama benim gönlüm It is a Wonderul life tan yanadır ama yine de dediğim gibi hangisi kazansa diğerine haksızlık olacaktı keşke ikisine verselermiş.
1951: Yine bir müzikalın aldığı bu sene yine alması gereken film başka bir filmdi müzikaller sanırım oscarda hep hak yiyen filmler olarak anılacaktır oscarı alan An American in Paris olmuştu ama Marlon Brando ve Vivien Leigh li kadrosuyla kesinlikle A Streetcar Named Desire almalıydı o sene.
1956: Özellikle bu sene en büyük haksızlıklardan biri yapılmış maalesef aday olan filmlerden en hak etmeyeni en zayıfı asla alamaz denileni oscarı almıştır ve bu sene akademinin kara senesi olarak tarihe geçmiştir oscarı alan Around the World in Eighty Days kesinlikle rakiplerinin yanında çok zayıf bir filmdir hatta adaylık bile almaması gerekirdi ama oscarı almıştır ve o sene fena halde hakkı yenilen filmler ise Rock Hudson James Dean ve Elizabeth Taylor gibi dev kadrosuyla dev gibi bir film olan Giant ve yine dev bütçesiyle The Ten Commandments tır.
1957: Bu senede yine iki harika film kıyasıya çekişmiş ve kazanan The Bridge on River Kwai olmuştur ve rakibi 12 Angry Man eli boş dönmüştür ama dediğim gibi bu senede 2 filmde hak etmiştir aslında oscarı.
1964: Bu seneyi değerlendirdiğimizde yine bir müzikalin oscarı aldığını görüyoruz ama bu sefer hak ederek alıyordu bİr haksızlık yoktu ortalıkta ama diğer iki filmde o kadar iyi filmler ki onlar da alsa ocarı kimse bir şey diyemezdi My Fair Lady oscarı aldı o sene ama Dr Strengelove yada Zorba The Greek de alsa oscarı bir yanışlık oldu denmezdi.
1967: Konusu ve verdiği mesaj itibariyle bu sene kesinlikle Guess who is Coming to the Dinner almalıydı ama onun yerine In the Heat of the Night filmine verdiler aslında iki filmde ırkçılığa karşı olan filmlerdi ama bence Guess Who is Coming to the Dinner hem oyunculuklarıyla hem konunun işlenişiyle oscarı daha fazla hak ediyordu.
1971: Tipik bir macera filmi olan French Connection yerine Kubrickin harika filmi şiddeti eleştiren ve zamanına göre hayli cesur olan A Clockwork Orange almalıydı.
1980: Oyunculuklarıyla ayakta duran Ordinary People alırken Scorsesenin harika başyapıtı Raging Bull haksızlığıa uğramıştır 80 de.
1989: Bu senede bence aday olan beş filmden en zayıf 2. film aldı oscarı oysaki Born of the Fourth July, Dead Poets Society, My Left Foot gibi harika filmler varken Driving Miss Daisy nin alması haksızlık olmuş diye düşünüyorum.
1990: Kesinlikle ama kesinlikle gelmiş geçmiş en iyi mafya filmlerinden biri olan Goodfellas almalıydı ama ödül Dances With Wolves a gitmişti o sene.
1994: 94 senesi belkide Oscar yarışının en çetin geçtiği yıldı birbirinden harika 3 filmin yarışında kazanan benimde favorim olan Forrest Gump olmuştu ama Shawshank Redemption ve Pulp Fiction da bu sene değilde başka senelerde çekilselerdi kesin oscarı alırlardı diyorum.
2004: Bu sene en iyi film dalında aday bile gösterilmeyen bir filme acayip bir şekilde haksızlık yapıldı bırakın almasını aday bile gösterilmeyen Eternal Sunshine of the Spotless Mind bence o senenin ve Oscar tarihinin en büyük haksızlığı sadece özgün senaryo ödülü verilerek geçiştirilen film o sene kesinlikle en iyi filmi almalıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder